ADNAN TOLON: 85 yaşında ama eli hala ustura tutuyor!

 Çankırı’da 7’den 70’e herkesin saçını kesen 85 yaşındaki Adnan Tolon Ercan Şeker’in konuğu oldu…

 

Sabah 8 gibi dükkanını açan ve akşam ezanından bir saat önce dükkanını kapatan Adnan Tolon hafta sonlarını da boş geçirmiyor. Eli marangozluğa da yatkın olduğu için iki katlı ahşap evinin bahçesinde ufak tefek eşyaları onardığını ve yaptığını da söylüyor.

 

Pek çoğumuz biliriz eski ile yeni Çankırı’nın arasında bir adımlık bir mesafe vardır bir birine yaslanmış bir soluk alıp verme mesafesinden ibarettir geçmiş ve gelecek. Tıpkı şimdi olduğu gibi, bir adım atıp gelecekten geçmişe doğru süzülüyorum.


Eskiye nazaran oldukça yüksek ve o kadar estetik yoksunu beton yığınlarının arasından sıyrılıp iki katlı ahşap evlerin olduğu İmaret caddesinde yürüyorum. Ve yolum bir ustaya, İmaret kadar eski ama hala kutsal bellediği mesleğini 1935 yılından bu yana aralıksız devam ettiren 85 yaşındaki Adnan Tolon’un berber dükkanına düşüyor. Duyanları, görenleri hayretler içerisinde bırakan bu uzun yaşam öyküsünü Çankırı dergisi okurları ile paylaşmak ve onu sizlere tanıtmak istiyorum.


Adnan Tolon 1922 yılında doğmuş. Mesleğe Ankara Samanpazarı’nda Kayserili Abdurrahman Ustanın yanında çırak olarak başlamış. “Ondan çok şey öğrendim” diyor Adnan Tolon. Saçkıran ve saç dökülmesine karşı ilaçlar yaparlarmış ama farklı hastalıklara karşı hazırladığı ilaçları ustası öğretmemiş ona. Askerliğini Bursa Kolordu Karargahında, 37 ay süreyle subay berberi olarak yapmış. Ama eklemeden edemiyor; “Tam 42 ay askerlik yaptım” diyor.


Bu arada kendisini tanımadan önce oldukça meraklanmış ve inanmakta güçlük çekmiştim. 73 yıl insan ömrü kadar uzun bir zaman diliminde hala mesleğini sürdürüyor olmasına, daha da öteye giderek, bunu da birilerinin abarttığını bile düşünmüştüm Ama kapıdan girdiğimde yanıldığımı anladım. Adnan amcayla söyleşimiz sırasında dört kişiyi tıraş ettiğini gördüm ve ben gelene kadar toplam 11 kişiyi daha tıraş etmiş. 85'lik genç delikanlının çoğumuza taş çıkartan bu dinçliği ata sözlerinin boşuna söylenmediğine açık bir örnekti; “İşleyen demir pas tutmaz”.


Evde oturma ve kahve alışkanlığı olmayan Adnan amca; sıhhatini korumak, hem de dostlarıyla sohbet edebilmek için mesleğini bırakmamıştı ve “sağlığım izin verdiği müddetçe bu mesleği sürdürmeye kararlıyım” diyerek ısrarcılığını da ortaya koyuyordu! Adnan amca usturası ve makasıyla bir çok tanıdık ismi de tıraş etmiş. Çankırı hapisanesinde yatan Nazım Hikmet'i traş ettiğini anlatıyor. “Onunla ilgili anın var mı?” diye soruyorum, “bizimle hiç konuşmazdı” diyor. Yüz şeklini sorduğumda hapishanedeyken sakallı olduğunu belirtiyor.

Adnan Tolon'un koltuğundan kimler geçmemiş ki! Bir keresinde de Çankırı'ya turneye gelen ortaoyununun efsanevi ismi İsmail Dümbüllü'yü traş etmiş. İsmail Dümbüllü'nün traş esnasında esprileriyle kendilerini nasıl gülmekten kırıp geçirdiğini anlatıyor. En önemli müşterilerini sorduğumda; “Eski Çankırı Belediye Başkanları Ali İnandık ve Şadi Söylemezoğlu, Ağır Ceza Reisi Tahsin Bey sürekli müşterimdi, eskiden Çankırı'nın tüm memurları bendeydi. Sabahlara kadar çalışırdık O günkü müşterilerimin çoğu şimdi Sarıbaba mezarlığında yatıyor!” diyor.





Berberlik mesleğini ve şimdi ki meslektaşlarını nasıl bulduğunu soruyorum. Sayısını unuttuğu kadar usta yetiştirdiğini, şimdilerde onlardan beş tanesinin hayatta olmadı­ğını, hayatta olanlarınsa çoktan mesleği bıraktıklarını anlatıyor. Adnan usta; “Eskiden derneğimiz vardı. Ustura, makas gibi berber malzemesini dernek olarak Fransa'dan getirtiyorduk. Şimdi berberler odası mı ne var ama bize yarar hiç bir şey yapmıyor” diyor ve anlatmaya devam ediyor:


“Eskiden ilkokulu bitirince aile çocuğunu çıraklığa verirdi. Şimdi eğitim 8 yıl. Çocuk 15 yaşından sonra gelip de benden berberlik öğrenir mi? Eskiden oğlum sanat öğrensin diyenden geçilmezdi. 46 senedir kendi yetiştirdiğim çırağım İlhan Amasya ile çalışıyordum. Geçtiğimiz yıl vefat etti. Şimdi yalnız çalışıyorum” diyor. 


Adnan amcanın berberliğinin ilk yıllarında 20-25 berber esnafı varmış. Beş kuruşa çocuk, on kuruşa saç, 15 kuruşa da saç ve sakal tıraşı yaparmış. Şimdiki berberleri nasıl buluyorsun diyorum;


“Şimdiki berberler enseye jilet vuruyorlar. Ben eski alışkanlığım üzere düz ense tıraşına devam ediyorum. Jilet vurmak dipten gelen tüyleri sertleştiriyor” diyor. Adnan amcanın bir çok kişinin bilmediği farklı özelliklerini de sohbetimiz sırasında öğrendim.


Eski duvar saatlerini tamir etmede mahir Adnan amca, ahbaplarım dediği arkadaşlarının arızalanan tokmaklı saatlerini de ücret almadan onarıyormuş. Sabah 8 gibi dükkanını açan ve akşam ezanından bir saat önce dükkanını kapatan Adnan usta hafta sonlarını da boş geçirmiyor, eli marangozluğa da yaktın olduğu için iki katlı ahşap evinin bahçesinde ufak tefek eşyaları onardığını ve yaptığını da söylüyor.


Bağ-Kur emeklisi olan Adnan Tolon; bu meslekten kazandığı parayla evini yapmış, iki çocuğunu okutmuş. Çocukları şimdilerde birisi Kars Bölge İstatistik Müdürü, diğer ise serbest muhasebecilik yapıyorlar. Kendisini bayram Arifesinde ziyaret ettiğim Adnan amca, teravih namazlarını kaçırmadığını ve düzenli olarak orucunu da tuttuğunu söyledi. Adnan amca geçtiğimiz yıl hacca da gitmiş. Şimdilerde eşi Tayibe teyze ve muhasebeci oğluyla birlikte yaşıyor.


Adnan Tolon'un berber dükkanı benim de anılarımı canlandırdı. Eski tıraş takımları, makaslar, pudra kutuları. Her şey sanki tarihin ötesinden çıkıp gelmiş gibi çocukluğumun berber dükkanlarını anımsatıyordu.


Bir buçuk saatlik sohbetimiz sonunda kendisiyle vedalaşıyor ve biz gençlere bir çok dersler veren bu farklı yaşam hikayesini tanımanın ve arife gününü verdiği keyifle  “İmarette güzellerin yoludur hey aman aman.” türküsü eşliğinde tarih kokan İmaret caddesinden bu farklı ve renkli insanları tanımanın mutluluğuyla ayrılıyorum.

 

Çankırı dergisinin Ekim 2007 sayısından alınmıştır, 
Sayı 4, s. 12, 13 ve 14.