15 Temmuz'u 16 Temmuz'a bağlayan gecenin sabahında Başbakan Binali Yıldırım'ın Ilgaz'a geldiği ve burada yaşadıkları gün be gün detayları ile ortaya çıkmaya başladı.
Ancak kamuoyunun en merak ettiği ve gizemi çözülemeyen konuların başında Başbakan'ın konvoyuna ateş açan Jandarmalar geliyordu.
Neden gözaltına alınmamışlar ve neden bu konuda hiç bir işlem kamuoyunun gündemine dahi gelmemişti.
Öncelikle o günü özetleyecek olursam; hainlerin darbe teşebbüsüne başlattığı saatlerde İstanbul Anadolu yakasında bulunan Başbakan Binali Yıldırım, Ankara'ya dönme kararı aldı.
Hava yolunun darbeci cuntacıların kontrolünde olması nedeni ile gece yarısı karayolu ile Ankara'ya doğru yola çıkan Başbakan Yıldırım, Bolu il sınırlarına girdiğinde havadan bombalanma riski dakikalar geçtikçe artıyordu.
Beş araçtan oluşan konvoyda koruma müdürü Ilgazlı Aydın Ergün'dü. Ergün böylesine puslu bir havada yanına en güvendiği on adamını alarak çıkmıştı yola.
Böylesi bir durumda kimin güvenilir kimin ise düşman olduğu bilinmediği için bu ekip dışında hiç bir yetkiliye de nerede oldukları konusunda bilgi vermemişlerdi.
Hatta geçiş yaptıkları güzergahlarda dahi bir güvenlik tedbiri alınmasını istemediler. Türkiye'nin en zor gecesinde karanlığı yara yara ilerliyordu konvoy...
Ankara'da çatışmaların şiddetlendiği haberini de almaları üzerine konvoy yönünü Gerede gişelerinden Çankırı'ya çevirdi. Belki de bu kararda en etkili isim Ilgazlı olan koruma müdürünündü.
Böylece E-80 hattında ilerleyen Yıldırım, Milli Mücadele döneminde Kurtuluş Savaşının verildiği cephelerde, ordumuzun nefes almasını sağlayan insan ve cephane akışının yapıldığı Ilgaz'a geldi.
Çankırı Kastamonu arasındaki Ilgaz tüneli muhtemel hava saldırıları için en güzel sığınaktı. Vakit kaybetmeden Ilgaz Tüneline girdi konvoy.
Ve düşman unsurlar karşı saldırılarla bastırılana, tehlike geçene kadar da Tünel'de kaldı Yıldırım.
O sırada havanın aydınlanması ve tehlikenin geçmesi üzerine tünelden çıkan Başbakanlık konvoyu Ankara'ya doğru hareket etmeye başladı. Tam Ilgaz Dörtyol kavşağına gelmişlerdi ki, karşıda bulunan Jandarma ekiplerinin dur ihtarı sonrasında konvoya ateş açıldı. Sonrası yaşananlar ise Başbakan kendi ağzından anlattı...
Ancak o gün öngörülemeyen bir şey olmuştu. Başbakanın Ilgaz'da olduğundan bırakın yetkilileri Çankırı'da tek bir Allah'ın kulunun bile haberi yoktu.
Jandarmaya uzun namlulu silahları bulunan beş araçlık bir konvoyun Ilgaz Tüneline girdiğine dair ihbar gelmişti.
Bunun üzerine harekete geçen Çankırı Jandarma'dan bir ekip Ilgaz Tünelini kontrol etmek üzere yola çıkmıştı. O sırada konvoyla Ilgaz dörtyol kavşağında karşılaşıldı. Üstelik ilk ateşte Başbakablık konvoyundan açıldı. Jandarma'da kim olduklarını bilmedikleri konvoya durdurmak için ateş açmaya başladı. Direk konvoya değil de havaya doğru ateş etmişlerdi. Araçların isabet almaması da bu bilgiyi doğrular yönde görünüyor..
Jandarma'nın karşı ateş açması üzerine geri dönerek Ilgaz ilçesine tali bir bahçe yolunu kullanarak girdi konvoy.
Ateş açılan konvoyun Başbakanın olabileceği şüphesi üzerine askerler tarafından telsizle Ilgaz Kaymakamı Muhammed Gürbüz'e haber verildi. Yıldırım'ın Koruma Müdürünün Ilgazlı olduğunu bilen Gürbüz, telefonla koruma müdürünün arıyor ve onların olduğunu teyit alıyor.
Kaymakamdan konvoyun yanına tek başına gelmesi isteniyor. Daha sonra kaymakam yanlış anlaşılmayı aktarıyor. İkna olan Yıldırım, Kaymakam beyle birlikte Kaymakam evine konuk ediliyor. Yıldırım'ın kaldığı lojmanın dış güvenliğini ise Ilgaz Polisi sağlıyor.
Anlayacağınız Başbakan Yıldırım Ilgaz kavşağında o gece dost ateşine maruz kaldı. O gece sapla saman öylesine birbirine karışmıştı ki, kim dost kim düşman bilmek mümkün değildi. Şüpheci yaklaşım ve büyük gizlilik tedbirleri nerede ise bir yanlış anlaşılma yüzünden Başbakan'ın hayatına mal olabilirdi. Başbakanın söylediği gibi o gece " Allah" korudu. Bu olay üzerine Binali Yıldırım Kaymakam'ın evinde yaklaşık dört saat kaldıktan sonra Ankara'ya hareket etti.
Yani sanıldığı gibi Ilgaz'da Başbakan'a cuntacı bir grup asker tarafından saldırı olmamıştır. Bu yüzden dolayıda olayla ilgili bir gözaltı ve tutuklanma işlemide gerçekleşmemiştir.
Tabi bu anlattıklarım sağlam kaynaklardan aldığım bilgilere dayanmaktadır. Eğer aksi bir durum eksik bir bilgi söz konusu ise yetkililerin gerçeği bütün yalınlığı ile kamuoyu ile paylaşmaları halinde dikkate alınacaktır.