EKONOMİ

Çankırı Dünya’nın en iyi tuz terapi merkezilerinden birisi neden olmasın?

ÇAKÜ Gıda Mühendisliği Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, Çankırı tuz madenlerinde insan sağlığına zarar verecek herhangi bir etmen bulunmadığını söyleydi.

Abone Ol

ÖZEL HABER: Çankırı Dünya’nın en iyi tuz terapi merkezilerinden birisi neden olmasın?

Çankırı Karatekin Üniversitesi Gıda Mühendisliği Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, Çankırı tuz madenlerinde insan sağlığına zarar verecek herhangi bir etmen bulunmadığını söyleyerek, “ Çankırı, tuz madenleri bu özellikleriyle dünyada benzersizdir.” dedi.

Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, Çankırı Postası Tv’de Gündem Özel Programında Çankırı Postası Genel Yayın Yönetmeni Ercan Şeker’in konuğu oldu.

Çankırı’nın tuz terapisin de büyük bir potansiyele sahip olduğunu aktaran Ercoşkun, “Tuz terapisi, özellikle akciğer hastalıkları ve deri hastalıkları gibi sağlık sorunlarının tedavisinde etkili bir yöntemdir. Halo terapi olarak da bilinen tuz terapisi, insanların burun yoluyla mikron düzeyinde havadaki dağılmış tuzu ciğerlerine çekmesini sağlar. Bu terapinin etkinliğini artırmak için tuz madeninde 45 dakika geçirmek ve hafif egzersizler yapmak gereklidir. Bu uygulama, ciğerlerdeki tozları ve hastalıklardan kalan artıkları temizler, ciğerleri rahatlatır ve sağlıklı bir balgam üretimine yardımcı olur.” şeklinde konuştu.

Ercoşkun, “Tuz madenlerindeki kuru atmosfer, cildimizdeki mikroorganizmalara ve bazı hastalıklara karşı koruyucu bir etki sağlar. Bu nedenle Çankırı'da tuz terapisini nasıl daha geniş kitlelere ulaştırabileceğimizi düşünerek Tuz Rehabilitasyon ve Terapi Derneğini kurduk. Derneğimizde beden eğitimi ve spor alanından arkadaşlarımız ve akciğer hastalıkları uzmanı doktorlar bulunmaktadır. Gıda mühendisleri olarak, bu alanda yapılan deneysel uygulamalarla Avrupa, Kuzey Avrupa ve Çin gibi farklı coğrafyalarda tuz terapisinin kullanıldığı yöntemleri araştırıyoruz.” ifadelerine yer verdi.

Ercoşkun,” Tuz madenlerimizde hiçbir radyasyon bulunmamakta olup, cep telefonu sinyalleri, radyo-televizyon yayınları ve güneşin UV ışınları da etkilememektedir. Tuz madenlerinden çıkan atmosferde sadece tuz değil, başka elementler de bulunabilir. Bu konuda henüz kesin kanıtlar olmasa da ciddi araştırmalar devam etmektedir. Örneğin, üniversitemizdeki öğretim üyelerinden Mehmet Söyler'in milli boks takımına yaptığı çalışma, bu alanda önemli bir araştırma örneğidir.” açıklamasında bulundu.

Çankırı Tuz Mağarasında yapılan bir araştırmaya değinen Ercoşkun, “Çankırı'da tuz madeninde egzersiz yapılarak yapılan araştırmalar, katılımcıların akciğer kapasitelerini ve oksijen taşıma kapasitelerini artırdığını göstermektedir. Yapılan çalışmalar uluslararası bilimsel dergilerde de yayınlanmıştır. Halo terapi, yani tuz terapisi dünya çapında uygulanan bir yöntemdir ve doğal bir ortam gerektirir. Son zamanlarda bazı otellerde tuz odaları gibi yapay ortamlar da oluşturulmaktadır ancak bu yöntemin etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.” diye konuştu.

Sağlık turizmi gelişmemesin çeşitli nedenleri -

Çankırı’da sağlık turizminin gelişmemiş olmasını çeşitli nedenlere bağlayan Ercoşkun, “Bazı ülkelerde (örneğin Almanya), tuz madenleri haloterapi için kullanılmaktadır. Ancak Çankırı'da bu uygulamanın yaygınlaşmamasının sebepleri arasında ulaşım zorlukları da bulunmaktadır. Çankırı'daki tuz madenlerine toplu ulaşım seçenekleri olmaması, hastaların tedavi için bu bölgelere erişimini zorlaştırmaktadır. Bu durum, tedaviyi arzu eden kişilerin ekonomik olarak da zorlanmasına neden olabilir.” değerlendirmesinde bulundu.

Çankırı'da terapi için yeni tuz madenleri açılmalı –

Ercoşkun, “Çankırı'daki tuz madenleri dünya çapında önemli ölçüde tuz rezervlerine sahiptir, ancak bu madenler genellikle ticari amaçlarla kullanılmaktadır ve bu nedenle terapi amaçlı kullanımları için uygun değildir. Madenlerdeki riskler, örneğin maden kazaları veya çökmeler gibi durumlar, bu tür uygulamalar için büyük bir engel teşkil etmektedir. Bu sebeplerden dolayı, Çankırı'da yeni tuz madenleri açılması veya mevcut tesislerin terapi için uygun hale getirilmesi gerekebilir.”