Türkiye’nin merakla beklediği İstanbul seçimlerine bir gün kala, Çankırı AK Parti ekibi bir haftadır Asitane’ye mitili atmış durumdalar.
Ama İstanbul seçmen profilinin Çankırı seçmeni ile uzaktan yakından alakası olmayan kozmopolit bir yapısı bulunuyor.
Konsolide etmek çok zor.
Bir kere taşra seçmenine vaat vermeye benzemez.
Çünkü devasa bir metropolün sorunları karşısından ucuz vaatlerle seçmeni ikna edemezsiniz.
Hele hele ‘Şampiyon (!)’ söylemleri ile karşısına çıkarsanız sizi mahvederler.
Lakin sosyal medyaya düşen bir fotoğraf karesine takılmamak elde değil.
Milletvekili Salim Çivitcioğlu almış yanına Yaylakent Belediye Başkanı Kadir Dede’yi, İstanbul sokaklarında Çankırılı seçmen avına çıkmış.
Tabi İstanbul'dan seçmen taşımaktan, hemşeri seçmen bulabilirlerse!
*
Orta ilçesi ki; 31 Mart 2019 Mahalli İdareler seçiminde en fazla seçmen artışında Türkiye rekoru kırdı.
Yaylakent beldesinde 24 Haziran’da bin 675 seçmen varken, YSK’nin 4 Ocak’ta askıya çıkardığı listede seçmen sayısı 4 bin 712’ye fırladı. Yani 6 ayda nüfus %300 artmış oldu.
Böylece Yaylakent ilçesi başta bağlı oldu Orta ilçe merkezi olmak üzere Çankırı’nın birçok ilçe merkezindeki seçmen sayısını da kat be kat aşmış oldu.
Özetle İstanbul seçmenini köyüne aşıran Başkan Dede ve onun gibi Anadolu’da ki bir sürü şark kurnazı siyasiler İstanbul’da Ak Partili seçmen bırakmadılar. Hangi hemşerisinden oy isteyip onu ikna edecek anlamış değilim?
Kadir Dede örneği üzerinden İstanbul’dan seçmen taşıyan bütün Ak Partili başkan adayları, Ak Parti’yi İstanbul’da kaybettiren, topal ördek durumuna düşüren baş aktörlerdir. Şimdi Ak Partiyi çıkmaza düşürenlerin İstanbul’u kurtarma pozu vermeleri komik ötesi bir durumdur.
İlginç adamlar bizim siyasetçilerimiz vesselam!
*
Çankırı Belediye Başkanı İsmail Hakkı Esen, 70 gün sonra ilk kez basının karşısına çıktı. "Çankırı Belediyesi’nde uyguladığımız tasarruf tedbirleri sayesinde belediye bütçemize sağladığımız kar oranı yıllık olarak yaklaşık 19 milyon TL’dir. "dedi.
Çankırı Belediyesinin İller Bankasından yıllık bütçesi 80 milyon TL olduğuna göre; Çankırı halkının sandıkta neden MHP'yi tercih ettiği daha iyi anlaşılmış oldu.
Çünkü kamuoyunda eski AKP'li yönetimlerin belediye harcamalarındaki hoyratça savurganlıkları, had safhaya ulaşan israf, ATM memurlarının isim isim vatandaşın diline kadar dolanması beraberinde büyük yıkımı getirmiş oldu.
Ancak önceden bir avuç Ak Partili gülerken, bütün Çankırı somurtuyordu. Şimdi ise bakıyorum bir avuç Ak Partili somurturken, bütün Çankırı halinden son derece memnun görünüyor.
*
Bizim siyasetçilerden bahis açılmışken.
Bir türlü çıkamadığımız seçim atmosferinden ülke olarak çıkabilsekte, Emin Akbaşoğlu’nun yönü bir türlü çeviremediği Çankırı’ya dönüverse. Zira seçimlerden sonra grup başkanlığının elinden alınacağı yönünde sağlam kaynaklardan bilgiler geliyor.
Ak Parti seçim sonrası olabilecek bir görev değişiminden önce grup Başkanvekilliğinin feyzinden bir yararlansa Çankırı!
Çünkü, bu kadar fazla ihmal edilmeyi hak etmediği düşüncesindeyim.
Birde sağlıkta yaşanan sorunlara, beceriksiz yönetim anlayışına ve hizmet kalitesinin her geçen gün düşmesine kulak tıkamalarına anlam verememekteyiz.
Birkaç sendikacının keyfiyetine teslim edilen sağlık kurumu, nereden tutsan elde kalıyor.
Sağlık Bakanına telefonu açıp Şampiyon Çankırı’ya yeni bir tomografi cihazı kazandırmak çok mu zor?
Kazandırsınlar, söz veriyorum bende sayfalarımdan "Sezar'ın hakkını, Sezar'a vereceğim".
En önemlisi hastalardan bolca dua alırlar fena mı?
*
Her hafta Çarşamba günü saat: 22.00’da Neşe Radyo da devam eden Basın Kulübüne seçim sonrası Ramazan ayının da girmesi ile ara vermiştik. Aranın ardından programa kaldığımız yerden yeniden başladık. Meğerse ne gizli dinleyicilerimiz varmış! Başta Çankırı’nın siyasi aktörleri dinliyorlarmış ama dinlememezlikten geliyorlarmış. Onuda öğrenmiş olduk.
*
Seçmen taşıma demişken en büyük zararda Çankırı’ya verilmiş oluyor. Yıl sonunda TUİK verileri açıklandığında nüfus artış hızında en çok göç alan il Çankırı olarak ulusal basına yansıyor. Öbür yıl ise en çok göç veren il olarak manşetlere çıkıyoruz. Birileri de bu halimizden nemalanmaya, övünmeye kalkıyor. Yani kendimize çeki düzen vermedikçe birbirimizi kandırmaya, aynı filmi başa sarmaya devam edeceğiz.
*
Bu arada bir sözümde İstanbul Çankırı STK’larına olacak. Bir zamanlar dernekçiliği Çankırılı isimleri İstanbul siyasetine kazandırma düşüncesi ile yaptıklarını açıklamışlardı. Gelinen süreçte İstanbul’a bir Çankırılı vekil kazandırmak yerine, finali Eyüp Sultan’dan dualarla Çankırı’ya milletvekili göndererek yaptılar. Yani STK’larımız maalesef söz söyleme noktasında vagon durumuna düşmekten kurtulamadılar, bu anlayışla devam ederlerse kurtulamayacakları da aşikâr.
Çankırı - İstanbul hattının insanı fitil eden hallerini bu şekilde gözlemliyorum.