Yediden yetmişe hepimizin kış boyunca özlediği, yazın en sevilen yiyeceklerinden biridir dondurma ama çocukların dondurma sevgisi bir başkadır.
Günümüzün el değdirmeyen teknolojisiyle üretilen, şimdilerde hemen her köşede mevcut büfe, bakkal, market vs. satılan poşetli dondurmalardan önce, mahalle aralarında gezerek dondurma satan “seyyar dondurmacılar” vardı.
Çankırı’nın en ünlü seyyar dondurmacısı “Eşekli Dondurmacı” olarak tanınmış Tahsin Amcaydı. Sütle, salebi harika bir lezzete dönüştüren Tahsin Amca’nın dondurmasını yiyen o yılları yaşayan şanslı çocuklardan biriyim.
Yaşar (Akbaş) Amca, Çankırı’nın son seyyar dondurmacısıydı…
Dondurma arabasının ortasındaki tahta fıçıya içine dondurmasını koyduğu bakır bakracı yerleştirir, ikisinin arasını da buzla doldurur; kapağını kapatarak güne “Bismillah” derdi…
Çocuklarını öpüp, koklar, Hamide Hanım’ın hayır duasıyla “bayramlıklarını giyip bir an evvel sokağa kendini atmak için çırpınan çocuk heyecanıyla” Aksu mahallesindeki evinden “Ya Allah” deyip çıkardı her gün 3 tekerlekli dondurma arabasıyla…
Dondurmacı Yaşar Amca bir sağlık kuruluşu çalışanı gibi bembeyaz tertemiz önlüğü, kendine has kasketiyle çıngıraklı dondurma arabasının başına geçer; 3 yol arkadaşı “Transistörlü radyosu, Çarkıfeleği ve Maltepe sigarasıyla” Çankırı sokaklarında son dondurma külahına kadar sürecek keyifli yolculuğuna çıkardı…
“DONDURMACI YAŞAR AMCA” yazardı.
Severek yaptığı dondurmacılık sayesinde çocuklarla iç içe yaşıyor; evinin geçimini de bu sayede temin ediyordu. Çankırı’da Gülcan’ın Yaşar olarak bilinen Dondurmacı Yaşar Amca, teyzesinin kızı Hamide Hanım ile evlenir. Bu evlilikten 10 kız çocukları dünyaya gelir. Çocuklardan yedisi küçük yaşlarda vefat eder. Onun çocuk sevgisinin derinlerinde, kaybettiği 7 yavrusunun hüznü saklıdır.
Yaşar amca “donduuuu!” diye bağırır; bu bildik anonsu duyan çocuklar dondurma parasını kaptığı gibi soluğu Yaşar Amca’nın yanında alır; ortalık bayram yerine dönerdi. Yaşar Amca her çocukla sohbet ederek lezzeti damaklarında yer eden sade ve kakaolu dondurmasını kepçe kepçe çocukların ellerine tutuştururken; onları yaptığı şakalarla güldürerek neşelerine neşe katardı.
Hiçbir çocuğun gönlünü kırmaz, parası olmayan çocukları da asla dondurmasız göndermezdi.
Çocuklardan aldığı her kuruşu, hiç üşenmeden belindeki kahverengi deri cüzdana itina ile yerleştirir; her dondurma külahı uzatışında “afiyet olsun” demeyi de ihmal etmezdi.
Üzerinde GS, BJK, FB, TS takım isimleri yazılı olan çarkıfelek diğer adıyla fırdöndü, dondurma arabasının demirbaşıydı. Çocuklara “Dondurmanı al, bir de fırdöndü çevir tuttuğun takım gelecek mi?” Takımını seç! Der, eğer çarkıfelek o takımda durursa, bedava dondurma ikram ederdi.
Yaşar Amca, eşi Hamide hanımı çok sever ama bir o kadar da tırsardı ondan. Bu durum dondurmayı satarken söylediği en çok bilinen manisine de damga vurmuştu:
Dondurmacı Yaşar,
Dondurmasıyla yaşar.
Dondurmayı satamazsa,
Hamide Hatun onu boşar.
Açık külah dondurma süslü ambalajlarla paketli dondurma haline gelip bakkalları marketleri sarınca, Yaşar Amca’da çaresiz dondurmacılığı bırakarak arabasıyla macun şeker satmaya başladı. Meşhur yeşil saplı tornavidasıyla çöpe doladığı macunu tıpkı dondurma gibi Çankırı’yı karış karış gezerek satardı. Macun satarken; maniler söyler, yine çocukların ilgi ve sevgisini üzerinde toplardı.
“Bu şeker macun şeker,
Herkesin canı çeker,
Parası olan yer,
Parası olmayan burnunu çeker!” Manisini meşhurdu.
Çocuklar; paraları olmasa bile Yaşar Amca’nın kendilerini bu güzel macun şekerden mahrum etmeyeceğini de çok iyi bilirlerdi.
Yaşar Amca Çankırı’daki bayram etkinliklerine; ilçelerdeki festival ve eğlencelerine giderek süslü arabasıyla renk katardı.
Kızı Emine Hanımın anlatımına göre:
1931 doğumlu Dondurmacı Yaşar Amca aslen merkeze bağlı Hıdırlık köylüdür, babasının Şabanözü Çaparkayı köyüne yerleşmesiyle çocukluğu köyde geçer. Yoksul bir ailenin çocuğudur. Çankırı’ya gelmeden önce köyde çobanlık yapar.
Onu sadece çocuklar değil, Çankırı’daki herkes çok severdi. Öyle ki; hayır işi olan bile ona gelir, kız istemesi için ricacı olurdu.
Döneminin ünlü dondurmacıları “Göl Mehmet” ve “Eşekli Dondurmacı Tahsin Amca” ile çok iyi dosttu.
Okumayı seven; girişken, konuşkan, gırgır bir adamdı…
Gün kazanır, gün yerdi.
Yarenlerde milleti güldürmekten kırıp geçiren oyunlar çıkartır; karısı Hamide hanımla hiçbir düğünü kaçırmazdı.
Asla hatır kırmaz, gönül yıkmazdı.
Misafiri çok sever, misafirsiz sofraya oturmazdı.
Alzheimer hastalığına rağmen Çankırı’yı dolaşmaktan vazgeçmedi.
Son demlerinde evine çevredekilerin yardımıyla gelip gidiyordu.
Vefatından sonra dondurma arabasını kızı Ayşe isteyen birine vermiş…
Artık ne Yaşar Amca var, ne de dondurma arabası.
Dondurmasıyla, şeker macunuyla çocuklara mutluluk saçmak için sanki başka bir gezegenden gelmiş bir güzel yolcuydu O.
Hayal gemisine binip gitti…
Ankara’da İller Bankasında işe başlar ama ancak bir hafta dayanabilir. Çankırı sokaklarını ve onun yolunu gözleyen çocukları özler Yaşar Amca, gittiği gibi geri döner…
En büyük hayali dondurmasını Çankırı sokaklarında deve ile satmaktır.
Bunun için çok çabalarsa da bu rüyası gerçek olmaz. Eşekli dondurmacı olarak tarihe geçen Tahsin Amca’dan sonra, “Develi Dondurmacı” olarak tarihe geçmek kısmet olmaz fakat Çankırı’nın son seyyar dondurmacısı olarak tarihteki yerini alır Yaşar Amca.
Hamide teyze 2004 Aralığında, Yaşar Amca da 2005 Mayıs’ında vefat eder. Hamide Teyze Çankırı’da, Yaşar Amca, Şabanözü Çaparkayı köyünde toprağa verilir.
Hamide Teyzenin mezar taşında “Dondurmacı Yaşar’ın Eşi” yazar.
Allah mekânlarını Cennet eylesin.
"Yaşar Akbaş’ın kızı Emine Hanım’ın oğlu Mehmet Yaşar Kara Kardeşimize, yazıyı hazırlarken verdiği destek (bilgi ve fotoğraflar) için teşekkür ederim."