Çiftliğine gelmeyen Bakan kaldı mı?

Abone Ol
Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz’in bugüne kadar yaptığı olayları, kırdığı potları anlatsam sayfalar yetmez, kelimeler kifayetsiz kalır, kâğıtları yan yana eklesem buradan meclise yol olurdu.  


Uzun zamandır yazmam gereken ama bugüne kadar es geçtiğim yazımı bardağı son taşıran olaydan sonra yazmazsam ayıp olacaktı.


Bütün kalp kırmalarını, insanların ekmeğiyle oynamalarını, incitmelerini bir yana bırakacak olursam; ben Filiz’in kamuoyuna son yansıyan fotoğraf karesinden sonra susarsam çok büyük eşeklik etmiş olacaktım.


Malumunuz olduğu üzere Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz inceleme ve temaslarda bulunmak üzere Çankırı’ya gelen çoğu bakanı gelenek haline getirdiği çiftliğinde bildik görüntülerle ağırlıyor.


Hüseyin Filiz’in Çerkeş Kargı köyünde bulunan besi çiftliğinin son konuğu ise Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme eski bakanı ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Binali Yıldırım oldu.


Beyaz önlükler giyildi, buzağıya biberonda süt içirildi. Filiz ve Yıldırım’ın fotoğraflara yansıyan 'biberon şovu' sonrasında sormadan edemeyeceğim.



Yahu!! Allah aşkına her bakanı yolundan çevirip kendi çiftliğine götürmeye hakkın var mı?


Bu memlekette başka kimsenin çiftliği yok mu?


Biz seni Çankırı’yı temsil et diye mi, yoksa çiftliğini temsil et diye mi meclise gönderdik?


Hangi meselemiz halloldu bitti de senin çiftliğine sıra geldi?

Bak ekonomi iyi gitmiyor. Emlak ve kira fiyatları patladı. Alım gücü düştü. Esnafın işleri kesat. Önümzde bu kadar önemli meseleler duruken şehre gelen bakanın zamanını kendi çiftliğinde harcatmaya hakkın var mı?


Gıda, Tarım ve Hayvancık Bakanı Mehdi Eker gelir ‘hop’ birde bakmışız kendi çitliğine götürmüş. Sonrada bildik görüntü eşliğinde “Çankırı kalkınıyor” mesajı verilir.  

Bir köylünün damına girip oradan verseniz ya şu mesajı, tabi cesaretiniz varsa.

Bakanı götürüp sıkıntıları yerinde göstermek vazifeniz değil mi?


Mazot, gübre fiyatları kaç para oldu? Birde çiftçinin ağzından dinleseniz ya…


Varsa yoksa çiftliğiniz…


Biz beklerdik ki mesela Sayın milletvekili, Binali Yıldırım’ın kolundan tutup direksiyonun yönünü şöyle Kurşunlu SSS Yıldızlar Holdinge doğru çevirseydi.


Bence Çankırı’nın en büyük meselelerinden birisi, orada büyük bir yıkım, büyük bir dram yaşanıyor.


Çarşaf çarşaf haber oldu. İşçiler daha geçen hafta yine yol kapattı.  Büyük umutlarla yapılan yatırım sonrasında koca holding işçilerin parasını ödemiyor.

Esnafa borcu var. Bir çok iş yeri alacaklarını alamadığı için batmış!


Buzağıya süt vermekten daha iyi olmaz mıydı?


Sen kendi buzağını sütle besleyip boy boy fotoğraf çekilirken, maaşlarını alamadıkları için bir çok baba bebesine süt götüremeden, ekmek ve çocuğunun okul malzemelerini alamadan giriyor evine. 
O bebeklerin senin buzağıların kadar  kıymeti harbiyesi yok mu gözünde?

Hırsın bence duyularını kör etmiş; görmüyor, duymuyor anlamıyorsun.


Artık senin buzağıyı biberonla beslemenden de, 
her gelen kabine üyesini çiftliğine  alıp götürmenden de bıktık, sıkıldık.


Başbakan Sayı Ahmet Davutoğlu’ndan ricam olacak!


Bir bakanlar kurulunu Sayın Filiz’in çiftliğinde toplayın da bitsin bu eziyet, oda kurtulsun bizde.


Birde evlere şenlik bir danışman almışsın!

Kendine rakip olarak gördüğn Hasan Sopacı'yı sözde bir Çerkeşli ile kendi can evinden vuracağına inanmışsın. 


Adam ağzından çıkanı kulağı duymuyor ki. Göreve başladığını duyurmak için güya bizim ağzımızdan kendini öven bir haber yapıp yolluyor habercilere. İlk defa rastlıyorum böyle bir danışmana. Biz işimizi bilmiyoruz o bu işi çok iyi biliyor ya. Birda paye yüklemiş kendine baş
 danışman.

Kulağa ne hoş geliyor değil mi? 

"BAŞ DANIŞMAN (!)"

Sahi milletvekillerinde baş danışmanlık diye bir unvan var mı?  

Şimdi Nuri Karagöz baş altı danışman mı oluyor? Danışman gazetecilik etiğinin çiğnenen maddelerini sıralamayı çok iyi biliyor ama meclis iç tüzğnde özel bir toplantıyı deşifre edip kamuoyuna siyasi açıklama yapamayacağını daha öğrenebilmiş değil.

Aklı sıra ilk işinde  Sopacı'yı paraladığını vekiline kanıtlayıp aferin alacak ya.... 


Yapraklı yağlı güreşlerine baş pehlivan seçer gibi boylu-poslu, kalıplı ‘başdanışman(!)’  almakla olmuyor bu işler Sayın Filiz!


Siyaset boylu-poslu danışmanla yapılmıyor. Devede de boy var.

Hele hele İl Başkanınız Salim Çivitçioğlu’nun olmadığı Ak Parti danışma meclisinde kendi il başkanına arkasından laf söyleyen bir milletvekili olarak tarihe geçtiniz ya, yıllardır siyasetin içinde biri isim olarak siyasetin bu kadar yerlerde süründüğnü gördük sayenizde.

 

Ne günlere kaldık, kimlere kaldık Ya Rabbim?

 

 

Sayın Filiz, Gazetecilik aslında yüce Kuran’ımızın birçok ayetinde geçen ?“Emri bil maruf nehyi anil münker” (*) cümlesinde olduğu gibi bir görevi ifa etmek için yapılırsa güzel ve hayırlı olur. Tabi ki de yerinde ve doğru olmak kaydı ile.


Ulusalcılarla, MHP’lilerle her türlü işbirliğinin parçası olduğunu deşifre ettiğimiz için bizi hiç sevmediğini biliyorum.


Ama emin ol Allah’tan (c.c) başka kimseden korkumuz yok!


Bundan sonra da gördüklerimizi eğirisi ve doğrusu ile yazmaya devam edeceğiz.


Şimdi bu yazımdan sonrada bana kızacak, yine kendi iç dünyanda çeşitli manalar yükleyeceğini tahmin etmek güç değil.  


Hakkımda suizanda bulunacak bu yazıyı da birilerinin yazdırdığına hükmedeceğine eminim.  


Ancak, kalbimi en iyi bilne Yüce Allah (c.c) şahidim olsun ki;


Ben bu yazıyı Kurban bayramın da da çocuğuna haçlık veremeyecek olan, boynu bükük kalan babalar, emekçi işçi kardeşlerimiz için kaleme aldım.


Belki vicdanınız sızlarda gündemi abuk sabuk konularla işgal etmek yerine insafa gelirsiniz de, buzağıları biberonla beslemekten kalan birazcık vaktinizi de bu insanların sorununa çare aramak için harcarsınız düşüncesi ile.


Neyse lafı fazla uzattım galiba.

Hadi kal sağlıcakla.

Maaşını alamayan işçiler ve şahsım adına ç
ok çok öpüldünüz. 

Bayramınız mübarek ola!


*İyiliği emretmek, kötülkten men etmek.