Karaören'in Aynasında Türkiye

Abone Ol

Karaörenli Felsefeci Yazar Sadettin Elibol’un Köyünü konu alan monografik çalışması AYDOS’UN ARDI SILA Karaören’in Aynasında Türkiye Kitabı Yayınlandı

Şabanözü Karaören Köyünün Mahalleye dönüştürülmesi sürecinde yaşananlardan doğan kitabın yazarı 

Sadettin Elibol Kimdir?

Sadettin Elibol 1952 doğumlu. Karaören köyünde ilkokulu, Şabanözü ilçesinde ortaokulu okumuş bir bozkır çocuğu olarak girdiği Ankara Balkiraz Lisesinin Edebiyat Şubesindeki en önemli işi başarısız arkadaşlarına felsefe dersi vermek ve kompozisyon metinleri yazmak oldu. Liseden sonra, aile baskısıyla “geleceğini garantiye almak için” Ankara Erkek İlk öğretmen Okulunu dışarıdan bitirdiyse de köyde çalışmayı göze alamadı. Lise birinciliği kontenjanıyla girdiği Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünü uyumsuzluk nedeniyle bıraktı. MEB bursuyla Ankara Üniversitesinde teoloji okudu, ancak bunun yetmezliğini fark ederek Felsefe Kürsüsünde Bergson felsefesi üzerine çalıştı; bu konudaki teziyle mezun oldu(1973). Aldığı bursun karşılığı olarak on yıl kadar yaptığı Felsefe öğretmenliğinden sonra Talim Terbiye Kurulu ile Devlet denetleme Kurulunda uzman olarak çalıştı; burada, cumhurbaşkanı için kapsamlı bir eğitim raporu yazdı. 1998 sonunda “kurumsal görevini” bir basın toplantısı yaparak bıraktı ve daha özgür çalışmayı seçti. Kurumsal görevleri dışında 1970’li yılların ilk yarısından itibaren belli sorun alanları üzerine yoğunlaştı. Fikir ve Sanat’ta Hareket’ten Mavera’ya, Türk Edebiyatı’ndan Felsefe Dünyası’na Sınıfsız Dünya (1977-79) Bilim ve İdeoloji (1980-83), İnanç ve Kültür (1983) adli eserleriyle girdi. Paradigmal bir kırılma sonunda; Felsefe Konuşmaları (1987-89), İnsanlığın Tarihi Üzerine (1989), Sosyoloji Konuşmaları (1991), Lise Felsefe Ders Kitabı (1992), Doğumunun 100. Yılında Hasan Ali Yücel (1995) , Felsefeye Giriş (1995), Paylaşılmamış zamanlar (1997-99), Varoluşun İki Yüzü (2003), Cumhuriyetçi Demokrasi (2007) ortaya çıktı. Uzun süre ulusal felsefe platformlarında göründü; örneğin, Ankara’da yapılan Cumhuriyet Döneminde Felsefe Sempozyumu’nda (1990) “Türkiye’de Bergson Felsefesi”, Felsefe Kongresinde (1993) “Tarihsel Süreci Açıklama Girişimlerinin Önündeki Zorluk” ”Erzurum’da düzenlenen Felsefe Kongresinde (1998) “Hilmi Ziya Ülken ’de İnsanın Ayırıcı Özelliklerine Bir Kritik Bakış”, Ankara’da toplanan İnsan Felsefesi Kongresinde (2000) “Post Modern Duruşun Dayanılmaz Hafifliği” konulu bildiriler sundu. İletişim Yayınevinin Türkçe ’de ilk olma özelliği taşıyan Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Dizisinin Milliyetçilik (2002) ve Muhafazakârlık (2003) ciltlerine katkıda bulundu. Kültür Bakanlığı Yayın Danışma Kurulu üyeliği (1986-89) yaptı. DPT Kültür Özel İhtisas Komisyonunun çalışmalarına katıldı. (1983-86) . Başta TRT 1 ve TRT 2 olmak üzere çeşitli ulusal televizyon kanallarına düşün dünyasının bazı sorunlarına dair mülakatlar verdi. Kuruluşundan bu yana hem Türk Felsefe Derneğinin üyesi, hem de Türkiye Bilim Kurumu Genel Sekreteri'dir.

Ankara ATO Kitap Fuarında  imza gününde konuştuğumuz Yazar, Kitabına dair şunları söylüyor:

"AYDOS'UN ARDI SILA-Karaören'in Aynasında Türkiye" kitabı yazarın, zor zamanın kasvetli ikliminde –neredeyse acelecilik- yazdığı monografik bir eserdir. Peki, zaman neden zor, iklim neden kasvetlidir? Yaklaşık yüz yıl önce kan ve ateş çemberinden geçerek kurulan Türkiye, kelimenin tam anlamıyla bir çözme ve çökertme operasyonuyla karşı karşıya bulunuyor. Ülkenin namuslu (gerçekçi) aydınları, şairleri, yazarları, sanatçıları, bilim ve siyaset insanları, demogojik bir söylemle perdelenerek yürütülen bu operasyona dikkat çekiyorlar. Emperyalizm buna rağmen, “işbirlikçi proje gurubu” eliyle oyun üzerine oyun kuruyor. Türkiye, ya iç dinamiğini örgütleyip seferber ederek tam bir milli iktidar seçeneği yaratarak bu son Haçlı saldırısını bertaraf edecek ya da etnik ve mezhepsel çatışmanın kanlı tezgâhına düşerek çözülecek ve dağılacaktır. Sorun, Türkiye halkı (Türk Milleti) açısından “olmak ya da olmamak” sorunudur. Aydos'un Ardı Sıla, bu “manzarayı umumiye” içinde –öncelikle yazarını şaşırtan- monografik bir çalışmadır. “Şaşırtan” , çünkü kendisi, kırk yıla yaklaşan yazı hayatında böyle bir çalışma yapacağını asla düşünmemiştir. Peki, bunca zaman sonra bu eseri neden yazmıştır? Her eserin olduğu gibi kuşkusuz bu denemenin de trajikomik denebilecek bir öyküsü vardır. “Şener Şen’lik” o öykü yaşanmasaydı, bu eser yazıl(a)mazdı kuşkusuz. Aydos'un Ardı Sıla, mikrososyoloji çalışmalarının sınırlı –çoğunun da sorunlu- olduğu ülkemizde felsefeci bir yazarın alana sunduğu alçakgönüllü bir katkı olarak değerlendirilebilir.

Yeni Umut Yayınlarının yayınladığı kitapta Karaören’den seçilmiş fotoğraflara da yer alıyor.
Kitabın sonuna bulma kolaylığı açısından "Özel Adlar Dizini" koymayı da ihmal etmemiş yazar.

Şartlar ne olursa olsun adamlığından ve inandığından ödün vermeyen, dik duran Karaören'in 3 öncüsünü Sadettin Elibol’un şahsında saygıyla selamlıyorum...