Namekan Çayasad!..
Çankırı Mevlevihanes’inde tarihi günlerinden birisine tanıklık ettim.
1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla faaliyetine son vermek durumunda kalan Çankırı Mevlevihanesi, son postnişin Hasip dededen sonra tam 96 yıl sessizliğe büründü.
Yüksel Arslan hocanın aktarımıyla; İsfandiyaroğlu Kasım bey, döneminde elde edilen yazılı kaynakta Darüş Şifa’nın olduğu mekanın mevlevihaneye döndürüldüğü anlaşıldı.
Kasım bey vakfiyesine ait yazılı kaynakta “Kengri Mevlevihanesi” ibaresi yazıyordu.
1450’li yıllara uzanan Anadolu’nun öncü Mevlevihanelerinden birisi olduğu anlaşıldı.
Birinci Dünya savaşında destek veren en kalabalık Mevlevi alaylarından birisi Kengri Mevlevihanesi keçe külahlı dervişlerinden oluşmuştu.
Lakin 1925 tarihinden sonra kapısına kilit vuruldu.
Oda yetmedi 1935 yılına kadar haziresinde bulunan mezarlıklar Sarı baba mezarlığına taşındı.
Yine Mevlevihane ve ekli yapıları yıkılarak 1935 yılında parça parça hurdaya satılacak kadar hazin bir tablo yaşandı.
Anlayacağınız Çankırı Mevlevilerinin başına gelenler her halde pişmiş tavuğun başına gelmedi.
Muhtemelen en çok kahrolanda Hasip dede oldu.
Tam 96 yıl sonra restore edilerek 2018 yılında Çankırı Karatekin Üniversitesine tahsis edilen Mevlevihane asli kimliğine kavuşmuş oldu.
Fatih Çıtak postnişinliğinde Galata Mevlevileri bir ilki yaşatarak tarihi gecede manevi atmosferi iliklerimize kadar hissettirdi.
Hele Çankırı Araştırmaları Merkezinden bulunan son postnişin Hasip dedenin Mevlevi kavuğu, tarihin tekerrürü anında yine makamına oturtulmuştu.
Manevi atmosferin derinlemesine yaşandığı bir Cuma akşamıydı.
Organizasyonda ise pandemi de her yer kapalı iken faaliyet yapmadığı (!) gerekçesiyle yerinden edilen ÇAYASAD imzası vardı.
‘Faaliyetiniz var mı?’ diye soranlar alın size faaliyet.
Hem de yer yerinden oynatacak kalitede.
ÇAYASAD Başkan Yardımcısı Yüksel Arslan, programın kapanışında Çankırı Mevleviliğinin yaşatılması noktasında vebali siyasilerin omzuna yüklediğini söyleyerek sonlandırdı konuşmasını.
AK Parti Çankırı Milletvekilleri Emin Akbaşoğlu ve Salim Çivitcioğlu o gecede sahneye çıktıklarında acaba birazcık olsa ne düşündüler?
Akbaşoğlu, Mevlevilerin tam ortasında gururlanarak poz verirken bu insanlara görülen revayı, hemde kendi elleriyle olduğunu acaba hatırladı mı?
Mevelevihanenin asli kimliğine kavuşmasında, Çankırı’nın kadim geçmişinin ortaya çıkartılarak Çankırı Araştırma Merkezini kuran, binlerce belge kazandıran insanların derneğini kapı dışarı etmek yakıştı mı?
İktidar gücüne yaslanan yeni yetme gençlerin aklıyla, ÇAYSAD'ı namekan ettirirken aldıkları vebale bir vebal daha yüklemiş olmadılar mı?
Koskoca partide bir Allah’ın kulu çıkıpta bu gençlere, ‘Öyle hazıra konmak yok! Çıkartmak isteğiniz insanların Çankırı kimliğine verdiği katkının binde birini verdiniz mi? Genel Merkez üzerinden aratarak bize baskı kurdurmak oluyor mu?’ diyemiyorsanız o gün o sahneye de çıkmayacaktınız.
Doksan altı yıl önce Çankırı Mevlevilerin başına gelen hadisenin bugün AK Parti eliyle ÇAYSAD’a yaşatılması, aradan bir asır geçse de hala aynı yerde saydığımızın bir yansıması gibi durmaktadır.
Baskıları, yasakları, engelleri ortadan kaldıran AK Parti’nin bugün traji komik gerekçeler ortaya sunarak ÇAYASAD'a Kovid -19 salgınının en yasaklı aylarında 'faaliyet yapmıyorsunuz' gerekçesiyle sokağa atmasına şaşırmamak mümkün değil.
AK Parti adına hayret edilesi ne kadar tezat bir yol alış böyle?
Bir akıl tutulması, bir şımarmışlık...
İleride bir gün, iki binli yıların siyasi dönemi yazıldığında muhtemelen AK Parti’nin kara mizahlık hikâyelerine bir paragraf eklenmiş olacak.
TÜGVA'lı gençlere de bir çift sözüm olacak.
Güçten beslenerek, janti elbiseler giyinip gezinerek ‘dava adamı’ olunmaz.
Gençlik güce yaslanmak değil, emek vermek, bedel ödemek, kısacası ruh işidir.
Bakın gördünüz; mekânlar bir gün dönüyor dolaşıyor sahiplerini buluyor.
Çankırı Mevlevihanesi nasıl yok edilemediyse, bir gün gelir o mekanda yaşattığınızı sizde yaşarsınız.
O zaman anlarsınız yaptığınız büyük saygısızlık ve ayıbı.
Büyüklerinizin mekânına çöküp, namekansız bırakarak atinizi lekelediğinizi bileseniz.
Babanız yaşında tek dertleri Çankırı’ya hizmet etmek olan sanatçı ve düşünürleri yerinden ederken, o tabelayı asıp poz verirken hiç mi ‘Arkadaş biz ne yapıyoruz’ diyeniniz çıkmadı?
Sahi sizinde hiç faaliyetinizi görmüyoruz.
Mekan sürekli kapalı.
Zaman çabuk geçiyor.
İnşallah sizide kapı dışarı edenler çıkar.
Elbette bir gün gelir ÇAYASAD ait olduğu mekânına geri döner.