Çankırı Postası Haber Merkezi Genel Yayın Yönetmeni olarak bir kaç gazeteci arkadaşım in desteği dışında tek başına mücadele ettiğim sağlıkta yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili haberlerimizde devletin faiziyle birlikte 400 bin lirasını kurtarmış olduk.
Bu aşamaya gelene kadar sendikal faaliyet adı altından vesayetsen diye nitelendirdiğim çıkar amaçlı güruh haberlerimizi itibarsızlaştırmak için elinden gelen yaptı.
Üzülerek maalesef diyorum. Bu noktada yaşananlara seyirci kalan yerel basın, bizim iddialarımızı görmezden gelirken vesayetsenin yalanlarını yayımladılar. Yalanlarını tek tek açıklamamıza rağmen enformasyonun bir tarafına kendilerini konumlandırdılar. Söylenen açıklamalarla ilgili fikri takip ise hak getire...
Avukatlar ordusuyla kapandıkları odalarda hazırladıkları dilekçelerle hakkımızda 9 ayrı suç duyurusunda bulunarak hukuki linç girişimi başlattılar.
Haberlerimize erişim yasağı getiremeye çalışarak kamuoyunun bu konuları öğrenmesine engel olmaya çalıştılar.
Bunları yaparken üyelerinden aldığı aidatlarla önümüze avukatlar ordusunu yığdılar.
Ve sonuçta yalan rüzgarı, hakkaniyet güneşi karşısında mum gibi eridi.
Kamuoyu adına giriştiğimiz bu mücadelemizde ne bir STK, ne bir siyasi parti koskoca şehirde bir tek kişiden ses çıkmadı.
Ne yazık ki adeta susları oynadılar.
Artık bu aşamaya geldikten sonrada lütfen konuşmasınlar.
Üstad Sezai Karakoç’un dediği gibi;
Hâlbuki biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, hakikat susmayacak.
Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
Hâlbuki bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar, vicdan azabından kurtulsalar,
Tarihin azabından kurtulamayacaklar.
Peki, mücadelemiz bitti mi?
Tabiî ki de hayır!
Kendilerine göre küçük dünyalarında kurdukları çıkar amaçlı statükoyu devam ettirip Çankırı insanın sağlık hizmetini adam akıllı al(a)mamasında en büyük engel olan bu yapıyla mücadelemize yeni başlıyoruz.
Varan -1 ortaya çıktı ama Turpun büyüğü heybemde duruyor!..