İlkokulda saçlarımız 3 numara tıraş edilirdi. Babalar hangi berbere giderse, çocukları da orada tıraş olurdu… Biz 4 erkek kardeş de, saç tıraşımızı baba berberi Adnan Amca’nın (Tolon) berber dükkânında olurduk.
Adnan Tolon’un Büyük Cami avlusunun sağ giriş kapısının tam karşısındaki (önce Hidayet’in, sonra da Toruş’un kahvesinin içindeki ) küçük berber dükkânı hiç boş kalmazdı… Sırtından çıkarmadığı beyaz önlüğüyle, onu otururken gördüğümü hiç hatırlamıyorum…
Adnan Amca, tıraş öncesi mutlaka Oralet ikramında bulunur; sıram gelince büyüklerin berber koltuğunun kolları üzerine konan tahtaya isteksiz bir yavaşlıkla otururdum.
İğneyle tutturulan berber örtüsü boğazımı sıkar, o madeni soğuk tıraş makinasının kafamda gidip gelerek çıkardığı itici sese de illet olurdum.
Tıraş bittiğinde memnuniyetsiz ve mutsuz halimle yüz yüze gelmemek için de aynaya hiç bakmazdım…
O sırada berberde sıra bekleyen büyükler “saatler olsun pehlivan...” deyince kan beynime sıçrardı…
Saçlarımızın kısa kesilmesinin hikmeti üzerine anlatılan minik pehlivan kıssası, her tıraş öncesi kulağımıza fısıldanırdı:
Berberin oğluyla, kasabın oğlu güreş tutmuş… Berberin oğlu, kasabın oğlunun saçlarından tutup bir hamlede sırtını yere vurarak, tuş etmiş…
Saç erkeğin gücünü alır, bu yüzden kısa saçlı olmak güçlü olmaktır…
Ben Atatürk Kurtuluş İlkokulu mezunuyum. Bizim okulun bahçe komşusu, Taş Mekteple birlikte hizmet veren o zamanki Merkez Ortaokulu idi…
O yıllarda ortaokul ve lise talebeleri kızlı-erkekli şapka takardı. Onların şapkalı halleri sanki bir üniforma gibi görünür ve bizlerde giyebilmek için can atardık…
İlkokulu bitirenlerin büyümenin tescili olarak heyecanla takmayı beklediği şapkayı; ortaokula yazıldığım sene şapka uygulaması kaldırılınca, giymek kısmet olmadı.
1960 darbesinden sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nın başlattığı öğrenciler için uygulanan şapka takılması yönetmeliği, 11 yıla yakın devam etmiş ve 12 Mart 1971’den sonra tamamen yürürlükten kaldırılmıştır.
Ortaokula kayıt fotoğrafı çekileceğim için hayatımda ilk kez elbise giyip, kravat takacaktım ama önce saç tıraşı için Adnan Amca’nın berberinin yolunu tuttum…
Rahmetli, her zamanki sevecenliğiyle karşıladı.
“Zaman ne çabuk geçiyor, bak düne kadar seni tahtaya oturtup tıraş ediyordum; demek ortaokula yazılacaksın… Artık makine yok, seni makasla tıraş edeceğim…” deyince hem şaşırdım, hem de pek sevindim.
Makas şıkırtısı makinadan çok daha hoş ve eğlenceliydi… Tıraş bitince, taranacak kadar saçım vardı… İlk kez Adnan Amcanın dükkânından yüzüm gülerek, mutlu çıkıyordum.
İşte o saç tıraşıyla ve hayatımda ilk kez giydiğim elbiseyle çekilen fotoğraf her karşıma çıktığında o günü, dünmüş gibi capcanlı hatırlarım.
1922 doğumlu Çankırı Berber esnafının duayeni Adnan Tolon, 2 Haziran 2018 tarihinde vefat etti.
Adnan Tolon; berberlik mesleğine 1935 yılında Ankara Samanpazarı’nda Kayserili Abdurrahman Usta’nın yanında çırak olarak başlar… Ustasından sadece saç sakal tıraşını değil, saçkıran ve saç dökülmesine karşı bitkisel ilaçları yapmayı da öğrenir.
3 yıl askerliği boyunca da berberlik yapar.
Gençliğinde bir süre memurluk ta yapan Tolon, mesleğine olan büyük sevgisinden dolayı bir daha asla bırakmamak üzere berberliğe geri döner…
Türkiye’nin en eski berberlerinden biri olan asırlık çınar “Berber Adnan Usta” 75 yıl önce açtığı İmaretteki dükkânının camına 11 Mart 2011 tarihinde astığı yazıyla müşterilerinden özür dileyerek, yaşlılığı nedeniyle çok sevdiği mesleğini bıraktığını duyurmuştu…
Seksen yıla yakın mesleğini aşkla icra eden Adnan Tolon, dükkânını kapatmasına rağmen ölünceye kadar akrabalarını evinde tıraş etmeye devam etti…
El becerisi berberlikle sınırlı olmayan Adnan Amca'nın marangozluğunun yanı sıra, eski duvar saatlerini tamir ettiğini de biliyoruz…
80 yıla yakın hayatını berberlik mesleğiyle kazanan Adnan Tolon; iş disipliniyle, meslek ahlakıyla, örnek kişiliğiyle, Ahi yaren geleneğinin de son temsilcilerinden biriydi…
Bir söyleşide "Müşterilerimin çoğu Sarıbaba'da yatıyor.." demişti Adnan Amca...
Artık, o da SarıBaba mezarlığında... Allah mekanını Cennet eyliye.