Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, Ilgaz’da Yerel Arı Irklarının Korunması İçin Çağrıda bulundu. Ercoşkun, “Bölgenin değerli Anadolu arısını geri kazanmalıyız” dedi.
Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, Ilgaz’da arıcı Mehmet Özdemir ile yaptığı ziyaret sırasında yalnızca iklim değişikliğinin değil, aynı zamanda arı ırklarının seçiminde yapılan hataların da bal üretimini ve arıcılığı tehdit ettiğini vurguladı.
Çankırı Postası Haber Merkezine özel açıklamalarda bulunan Ercoşkun, bölgedeki yerel arı ırkı olan Anadolu arısının kaybolmasının, arıcılığın sürdürülebilirliği açısından büyük bir sorun teşkil ettiğini belirtti.
Yerel Arı Irklarına Yabancı Arılarla Karışan Gelenek
Mehmet Özdemir'in verdiği bilgilere göre, yıllar içinde pek çok arıcı yabancı arı ırklarına yöneldi. Anadolu’nun özgün iklim ve bitki örtüsüne adapte olmuş Anadolu arısı yerine Karadeniz bölgesine özgü uzun hortumlu Kafkas arısı, Yığılca arısı ve Kornion arısı gibi türler denendi. Başlarda bu arılar yüksek bal verimi sağlasa da zamanla kuraklığa, hastalıklara ve istilacı yaban arılarına karşı savunmasız kaldılar. Bu durum, yerel arıcıların karşılaştığı sıkıntıları daha da derinleştirdi.
"Anadolu Arısını Kaybettik, Şimdi Geri Kazanmak İçin Daha Fazla Çaba Sarf Ediyoruz"
Doç. Dr. Ercoşkun, Anadolu arısının bölgeye özgü koşullara dayanıklı ve verimli bir tür olduğunu vurgulayarak, “Bölgenin yerel arı ırkı olan Anadolu arısı, minik yapısına rağmen zorlu şartlara karşı direnci ve verimliliğiyle öne çıkıyordu. Ancak, son yıllarda yabancı arı türlerine olan heves, bu değerli ırkı yok olma noktasına getirdi. Şimdi, yitirilen Anadolu arısını geri kazanmak için daha fazla çaba harcıyoruz,” dedi.
Yabancı Arıların Dezavantajları
Ercoşkun, yerel arı popülasyonunun başka ırklarla melezlenmesinin ekolojik dengeyi bozduğuna dikkat çekerek, Anadolu’nun bozkır yapısına uyum sağlamış yerel arılar yerine, yoğun yağış alan ve büyük çiçeklerin bol olduğu Karadeniz iklimine uyumlu arıların getirilmesinin yanlış bir tercih olduğunu vurguladı.
Ercoşkun,“Kafkas arısının uzun hortumu, Anadolu’nun küçük çiçekleri için uygun değil. Ayrıca kurak ve zorlu iklim koşullarında hayatta kalma becerisi olan Anadolu arısı, istilacı yaban arılarına karşı da daha dirençli. Yabancı türlerin istilacı türler karşısında zayıf kaldığını gözlemliyoruz,” diye ekledi.
Çözüm: Yerel Arı Irklarına Dönüş ve Eğitim Çalışmaları
Bölgedeki arıcıların artık yerel ırka geri dönmek için daha fazla çaba ve maliyet harcadığını belirten Ercoşkun, yerel arı popülasyonunun yeniden güçlendirilmesi için şu önerilerde bulundu:
Anadolu Arısının Korunması ve Yetiştirilmesi:
Yerel ırk olan Anadolu arısını geri kazanmak için özel destek programlarının geliştirilmesi ve bu ırkın korunması amacıyla bölgesel üretim ve yetiştirme merkezleri kurulması gerektiğini vurguladı.
Yabancı Türlere Karşı Dirençli Popülasyonlar Geliştirme:
Yerel iklim koşullarına uygun olmayan arı türlerinden vazgeçilerek, bölgenin özgün florasına adapte olmuş, hastalıklara ve istilacı türlere karşı dayanıklı arı türleri tercih edilmelidir.
Yerel Arıcıların Bilinçlendirilmesi:
Yabancı arı türlerine yönelen arıcıların bu deneyimlerden ders çıkararak, Anadolu arısının kıymetini anlaması ve doğru yönetim tekniklerini öğrenmeleri için eğitim programları düzenlenmelidir. Ayrıca iklim değişikliğine karşı alınabilecek tedbirler konusunda arıcıların bilgi sahibi olmaları da büyük önem taşır.
Finansal ve Teknik Destek Sağlanması:
Yabancı türlerle yaşanan sorunlardan etkilenen arıcıların maddi ve teknik destek alabilmesi için devlet kurumları ve yerel yönetimlerin devreye girmesi gereklidir. Özellikle yerel arı ırklarının tekrar bölgeye kazandırılması için teşvikler sunulabilir.
Endemik Bitki Çeşitliliğinin Korunması ve Artırılması:
"Arılar için besin kaynağı sağlayan nektar üreten endemik bitkilerin bölgeye ekilmesi teşvik edilmelidir. Ilgaz’ın bitki örtüsünün korunması, bal kalitesini artırırken arı popülasyonunun sağlığını da koruyacaktır."
“Ilgaz’ın Balı ve Anadolu Arısı, Bu Bölgenin Kültürel Bir Mirasıdır”
Doç. Dr. Ercoşkun, son olarak yerel arı türlerinin Ilgaz ve çevresinin kültürel ve doğal mirası olduğunu belirtti. Bu değerli mirası gelecek nesillere taşımak için arıcıları, bilim insanlarını ve yerel yönetimleri iş birliğine davet eden Ercoşkun, “Anadolu arısı, Ilgaz’ın bozkırına ve çiçeklerine uyum sağlamış güçlü bir türdür. Bölgenin balını ve bu doğal mirası korumak, yalnızca arıcılığın değil, ekolojik dengenin de devamı için gereklidir,” diyerek sözlerini tamamladı.
Bu ziyaret ve açıklamalar, Ilgaz ve çevresinde sürdürülebilir bir arıcılık için yerel arı türlerine dönüşün ne denli hayati bir adım olduğunu ortaya koyarken, arıcılık sektörünün iklim değişikliğine ve arı ırklarına dair bilinçlenmesi gerektiğine de dikkat çekti.