“28 Şubatın gerçek aktörü asker değildir. Asker, 28 Şubatta kullanılmıştır.”
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen İl Divan toplantısında, Türkiye ve dünya gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak çarpıcı açılamalarda bulundu.
Kamalak konuşmasında, “Biz havuz sistemini kurduk. Sömürü havuzlarına akan muslukları kısıp, fakirin fukaranın mutfağına çevirdik. Fakirin, işçinin, memurun hakkını kendilerine verdik. Yeni bir dünya modeli sunduk. D 8’leri kurduk. Milli görüş yanlış yaptığı için değil, tam aksine dünya İslam âlemine önderlik yaptığı için yolu kesilmiştir.
Hatırlayacaksınız; işçiye, memura % 50 zam dediğimiz vakit, dönemin ana muhalefet partisi başkanı Mesut Yılmaz, 'Bu parayı nereden bulacaksınız ?' diyordu. Aklı hayali almıyordu. Biz o parayı bulduk. Üstelik birkaç ay sonra % 30 zam daha dedik, arkadan % 20 daha. Üstelik Dünya bankasına varmadan, IMF’nin kapısını çalmadan, içerdeki para babalarına el açmadan bulduk o parayı. Ne yaptık; holdinglerin, şirketlerin havuzuna akan milletin alın terini, milletin mutfağına çevirdik.
Asker, 28 Şubatta kullanılmıştır
Hortumları kısılan sömürücüler, patronlar, holdingler belirli çevreleri harekete geçirerek, 'İrtica geliyor' yaygarasını başlattılar. Askeri kullandılar. Bunu özellikle söylüyorum. 28 Şubatın gerçek aktörü asker değildir. Asker, 28 Şubatta kullanılmıştır. Asıl aktör; sömürü sahipleri, holdingler ve patronlardır.
Haçlı birliğini yumuşatmak için adına Avrupa Birliği diyorlar
Bizim Dışımız da, Partimiz dışında haçlı birliğine 'hayır', İslam birliğine 'evet' diyen başka bir parti yoktur. Haçlı birliğini yumuşatmak için adına Avrupa Birliği diyorlar. Bu birliği kimler kurmuş. İngiliz ve Fransızlar değil mi?
Bizim dışımızdaki partilerin yönü Hristiyan birliğine ve haçlı birliğinedir. Ferman şöyledir, “Ey Müslümanlar, Müslümanları bırakıp da Hıristiyanları ve Yahudileri dost edinmeyin. Siz onların dinine dönmedikçe onlar sizi kabul etmezler!”
KUR'AN'A DAYANMAYAN BİR NESİL DİNDAR OLABİLİR Mİ?
Mustafa Kamalak, Milli Görüş'ün projesinin 4 4 3 olduğunu, ancak hükümetin ''Saadet Partisi'ni taklit etmiş olmayalım'' diyerek adını 4 4 4 olarak değiştirdiğini belirterek, şunları kaydetti: “Başbakan 'Dindar bir nesil yetiştirmemiz lazım' diyordu. Bu milletin dini İslam'dır, İslam'ın temeli de Kur'an-ı Kerim'e dayanır. Kur'an-ı Kerim'e dayanmayan bir nesil dindar olabilir mi? Asla olamaz. Bunun için zorunlu eğitim olan birinci sınıftan itibaren, Kur'an-ı Kerim'i seçmeli ders olarak okutalım. Milletin iradesine uygun olarak, zorlamayarak, isteyenler için Kur'an-ı Kerim, birinci sınıftan son sınıfa kadar seçmeli ders olsun.
Biz Çanakkale de 400 bin şehit verdik. Onlar bizim dedelerimizdi. Onların katilleri de İngiliz ve Fransızlardı. İngilizceyi Fransızcayı şehitlerimizin torunlarına mecburi ders olarak okutuyorsunuz. O şehitlerin torunlarına da dedelerinin mezar taşını okuma imkanı verin. En azından Osmanlıca da seçmeli ders olarak konsun.
İslam âlimlerinin geliştirdiği birçok bilim dalı vardır. Ama batı bunları sanki kendisi bulmuş gibi Müslümanlara tepeden bakıyor. Gelin bir de çocuklarımıza Bilimler tarihi okutalım. Gerçek ne ise öğrensinler. Böylece çocuklarımız batı karşısında aşağılık duygusundan kurtulurlar” şeklinde konuştu.
Mustafa Kamalak konuşmasının sonunda, Milli Görüş lideri merhum Prof. Dr.Necmettin Erbakan’nın her toplantıda yaptığı geleneğini sürdürerek salonda ki partililere Milli Görüş sözü verdirerek, kendisi de bu yoldan asla dönmeyeceğini belirtti.