ABD’de bulunan 14 tarihi eserin Türkiye’ye iadesi dolayısıyla New York’taki Türkevi’nde tören düzenlendi.

ABD’nin New York kentindeki Türkevi’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Manhattan Bölge Savcılığı’nın iş birliğiyle 14 tarihi eserin Türkiye’ye iadesine ilişkin tören gerçekleştirildi. New York Başkonsolosu Büyükelçi Muhittin Ahmet Yazal’ın ev sahipliğini yaptığı törene Manhattan Bölge Savcı Yardımcısı Albay Matthew McDonald, New York İç Güvenlik Soruşturmalarından Sorumlu Özel Ajan Yardımcısı Kevin O’Malley, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı ile Türk ve Amerikalı sanatseverler katıldı. ABD’den Türkiye’ye iade edilen 14 eser arasında Burdur’daki Boubon Antik Kenti’nden bronz heykeller, Bizans dönemine ait gümüş sikkeler, 18. ve 19. yüzyıla ait 2 hançer ve çeşitli dönemlere ait pişmiş toprak kandiller yer aldı.

"Kültürel miras, evrensel hafızanın bir parçasıdır"

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı törende yaptığı konuşmada, "Bugün burada 14 eserimizin daha yurdumuza geri dönüşünü müjdelemek için toplandık. Kültür varlıklarının ait olduğu ülkelere iadesinin sadece tarihi ve estetik objelerin ilgili ülkelere geri verilmesinden ibaret olmadığının altını çizmek isterim. Kültürel miras kavramı, kendi özgün bağı içerisinde bir değer teşkil eder. Bu değerlerin evrensel hafıza içerisinde hak ettiği yeri almasının doğru çerçevede değerlendirilmesiyle mümkün olacağına inanıyorum. Bu minvalde yapılan iade çalışmalarının insanlığın evrensel kültürüne sunduğu katkının zaman içerisinde daha iyi anlaşılacağını umuyorum" ifadelerini kullandı.

Yazgı, "Gerek bakanlığımızın ilgili birimlerinin gerekse Manhattan Bölge Savcılık Ofisi’nin çalışmalarını bu evrensel sorumluluk bilinciyle sürdürdüğünü ifade etmek isterim. Bugün size burada tanıttığımız 14 eser için iade süresince çok yoğun emek ve çalışma sarf edildi" dedi.

Türkiye’ye iadesi sağlanan 14 eser arasında dünya arkeoloji literatüründe önemli bir yere sahip olan Burdur’un Gölhisar ilçesi Boubon Antik Kenti’nden 2 bronz heykel başı ve 1 bronz heykel olduğunu da belirten Yazgı, "Bunlardan özel bir koleksiyondayken yurdumuza kazandırdığımız 20 bronz kadın heykeli ilk defa gün yüzüne çıkmaktadır. Bu eser, Boubon Antik Kenti’nde yer alan Sebastian yapısında bulunan heykellerden biri olmasına rağmen bilim dünyasının tanımadığı, henüz hakkında bilimsel bir çalışma yapılmamış bir eserdir. Bu durum eski eser kaçakçılığının bilimsel ve kültürel çalışmaları nasıl baltaladığını göstermesi açısından da dikkat çekici bir örnektir” şeklinde konuştu.

Yazgı, “Boubon Antik Kenti kökenli bir diğer eserimiz olan bronz genç başının iadesine ilişkin yaklaşık 40 yıldır süren hummalı bir çalışmayı sürdürmekteydik. Özellikle bu eserin iadesine yönelik geçmiş yıllarda Bakanlığımız birimlerince çok sayıda bilimsel çalışma ve analiz gerçekleştirilmişti. Bütün bu çabaların sonucunu görmek bizim için ayrı bir anlam ifade etmektedir” dedi.

Yazgı, “Boubon Antik Kenti kökenli bir diğer eserimiz olan sakallı bronz erkek başı ise özel bir müzede sergilenmekteyken yapılan çalışmalar sonucu yurdumuza kazandırılmıştır" ifadelerini kullandı.

Yazgı, iadesi sağlanan diğer eserlerin ise Bizans dönemine ait 3 adet sikke, 18. ve 19. yüzyıla ait 2 hançer ve çeşitli dönemlere ait 3 adet pişmiş toprak kap, 11. yüzyıla ait bir mücevher kutu parçası ve 1 pişmiş toprak kandil parçası olduğunu kaydetti.

Borrell, Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı hakkında: "Siyasi değil ve uygulanması gerekiyor" Borrell, Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı hakkında: "Siyasi değil ve uygulanması gerekiyor"

"Eserlerin iadesi gurur verici"

New York Başkonsolosu Büyükelçi Muhittin Ahmet Yazal ise konuşmasında bu tür bir etkinliğe ilk kez ev sahipliği yapmaktan onur duyduğunu belirtti. Yazal, "Bu değerli eserlerin ait olduğu topraklara geri dönmesini görmek hepimiz için büyük bir mutluluk. Yıllar boyunca bu eserlerin peşine düşen, izini süren ve ait olduğu yere döndürmek için çaba sarf eden tüm ekiplere minnettarız" dedi.

Yazal ayrıca, bu tür eserlerin iadesinin sadece bir kültürel mesele olmadığını, aynı zamanda tarihi ve ulusal bir öneme sahip olduğunu vurgulayarak, "Bu eserler, yalnızca Türkiye’ye değil, tüm insanlığa ait birer miras niteliğindedir. Eserlerimiz Türkiye’ye dönecek, ama dünya genelinde müzelerde sergilendiklerinde bu evrensel miras herkesle paylaşılmaya devam edecek" ifadelerini kullandı.

"Eserler yıllarca kötü niyetli kişilerin ellerindeydi, bugün Türk halkına geri dönüyor"

New York İç Güvenlik Soruşturmalarından Sorumlu Özel Ajan Yardımcısı Kevin O’Malley de, Türkiye’ye iade edilen 14 eserin gerçek sahiplerine dönmesinden gurur duyduklarını belirtti. O’Malley, "Bu eserler yıllarca kötü niyetli kişilerin ellerinde kaldı, ancak bugün Türk halkına geri dönüyor. Eski eser kaçakçılığına karşı verdiğimiz bu mücadelede New York İç Güvenlik Birimi, Manhattan Bölge Savcılığı ve Türk ortaklarımızla birlikte önemli bir başarıya imza atıyoruz" dedi. Ayrıca Türk yetkililere iş birliğinden dolayı teşekkür eden O’Malley, eski eser kaçakçılığı sona erene kadar mücadelelerinin devam edeceğini vurguladı.

"Binlerce yıllık kültürel mirasın geri dönüşü"

Manhattan Bölge Savcı Yardımcısı Albay Matthew McDonald ise eserlerin iadesi ile binlerce yıllık kültürel mirasın ait olduğu topraklara döndüğünü söyledi. McDonald, "Bu eserler, sadece sanat objeleri değil, nesiller boyu yankı uyandıran, tarihin ve kültürün parçası olan önemli varlıklardır. Çalındıklarında ait oldukları topraklara geri dönmeli, sergilenmek içinse dünya ile paylaşılmalıdır" dedi. McDonald, söz konusu eserlerin korunmasına ve geri kazanılmasına yönelik çabaların devam edeceğini ifade etti.

Kaynak: iha