1940'lı yıllarda başlayan göçe dayalı hızlı ve çarpık şehirleşme sebebiyle; eski Ankara’ya ait evler, mezarlıklar, çeşmeler, köprüler, hatta cami ve medreseler kaybolup gitmiştir…

Eski Ankara; “Hacı Bayram, Çankırı Kapı, Ulus ve İtfaiye Meydanı, Erzurum Caddesi ve Kayabaşı Mahallesi” ile sınırlıydı. Bugünkü Çankırı Caddesi güzergâhında “eski ören yeri olarak bilinen ve Roma Hamamını da içine alan” mevki ÇANKIRI KAPI ismiyle anılmakta idi.

Çankırıkapı denilmesi, Ankara Kalesi’nin dış surlarında bulunan kapılardan Çankırı yönüne açılan kapının burada bulunmasından kaynaklanır.

(Bugünkü Dışkapı semti, Ankara'nın giriş ve çıkış kapısı olarak nitelendirildiği için bu ismi almıştır)

ÇANKIRIKAPI HÖYÜĞÜ

Başkent Ankara'nın Ulus semtinde, Çankırı Caddesinin batı kenarında yer alan Çankırıkapı, bugünkü Yiba Çarşısı ile Maliye Meslek Okulu arasında kalan alanı kapsar ve cadde seviyesinden yaklaşık 2,5 m. kadar yüksekte bulunur.

Çankırıkapı, Ulus meydanından Ziraat Fakültesi’ne giden Çankırı Caddesinin yapımı sırasında bazı arkeolojik kalıntıların fark edilmesi sonucu tespit edilmiş, Ankara şehrinin geçmişine ışık tutan önemli bir merkezdir.

Höyükte, Türk Tarih Kurumu ile Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü adına, 1937 - 1943 yılları arasında gerçekleştirilen çalışmalar sonucu Frig, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait kalıntılar bulunmuştur.

1947 yılında gerçekleştirilen kazılarda açığa çıkarılan Roma Devri’ne ait çeşitli yapı ve yol kalıntıları, burada yoğun bir Roma yerleşiminin bulunduğunu ortaya koymuştur. Özellikle Soğukkuyu’da bulunan Roma Devri’ne ait Küçük Hamam önemlidir.

Çankırıkapı’nın çeşitli kesimlerinde yapılan kazıların hemen hemen tümünde, Frig dönemine ait mimari kalıntı ve küçük buluntular ele geçmiştir. Roma Devri kadar iyi korunmamış Frig yerleşimi iki yapı katıyla temsil edilir. Bu yapı katlarındaki mimari, çamur harçla tutturulmuş taş temellere sahip dikdörtgen planlı evlerden meydana gelmiştir. Bunların içlerinde de, kötü durumda bazı demir eşyalarla birlikte, çark yapımı ve bazıları perdahlı gri renkli ve boyalı Frig seramiğine ait parçalar ele geçmiştir.

Çankırıkapı’da yürütülen çalışmalar sonucu, Roma Devri yerleşimine ait en önemli eser grubunu, içlerinde Geç Helenistik ve Erken Roma İmparatorluk dönemlerine tarihlendirilen, ince cidarlı, kırmızı tonlarda, “Kırmızı astarlı” ya da “Doğu sigillataları” olarak adlandırılan parçaların da bulunduğu, bazıları bezemeli kırmızı renkli seramik kaplar oluşturur. Dönemin diğer buluntuları ise, pişmiş toprak kandiller, at figürinleri, sikkeler, kemikten yapılmış süs iğneleri, çuvaldızlar, deliciler ve düğmeler ile birlikte çeşitli cam kap parçalarından meydana gelir. Önemli mimari yapılar ve ele geçen buluntu eserlerin değerlendirilmesi sonucunda, Çankırıkapı Roma yerleşimi İ.S. 2-3. yüzyıllara tarihlendirilir.

ÇANKIRIKAPI KÖPRÜSÜ

Çankırıkapı’da yine aynı isimle anılan bir de Çankırıkapı köprüsü (Demirköprü) vardı.

Ankara’da Mehmed Bin Laçin tarafından Hicri 777/Miladi 1385 yılında yaptırılan, Dışkapı'dan Ulus'a giderken şimdi kullanılan üst geçidin başlangıcında yer alan ÇANKIRIKAPI Köprüsünün Arapça Kitabesi Etnografya Müzesinde muhafaza ediliyor.

Çankırıkapı Köprüsü Kitabesinde:

“Adil Hükümdar, din ve dünyanın koruyucusu, yüce ve gazi Sultan Ebu’l feth Murad Han Bin Orhan zamanında – Allah devletini devamlı kılsın- onun aciz kullarından Mehmed bin Laçin bir hayır eseri olan bu köprüyü “Yediyüzyetmişyedi yılı Muharrem ayı sonunda” tamamladı.

Allah ecrini versin. Kitabesini de kendi yazdı. Mimarı Hacı’dır” yazılıdır.