Hocalı Katliamının 20. yıl dönemi nedeniyle Sivil toplum kuruluşlarının il temsilcileri bir basın açıklaması yaptılar.

 

Çankırı Memur-Sen İl Temsilcisi Ali Solak’ın basın açıklaması

 

“HOCALI, İNSANLIĞIN BİR KEZ DAHA BİTTİĞİ YERDİR”

 

Hocalı Katliamı bir insanlık dramıdır. Ermeni mezaliminin Azerbaycanlılara, Azerbaycan Türklerine yönelik tarihsel kin ve nefretinin yansımalarından sadece bir tanesidir.

 

26 Şubat 1992 tarihinde, tüm dünyanın görmezden geldiği bir katliam yaşandı. Karabağ bölgesindeki Hocalı Kasabası'nı basan Ermeniler, kasabada yaşayan sivil halkı katlettiler. Ermeni Mezalimi'nin en büyük katliamlarından olan Hocalı Katliamı aynı zamanda medeniyetten ve insan haklarından bahseden "Çağdaş Dünya Devletleri"nin de utancıdır. O gün insanlık tükenmiştir. Uluslararası hukukta ‘soykırım' denilen Hocalı Katliamına tüm dünya sessiz kalmıştır. Yeri geldiğinde insan haklarından dem vuran, Türk'ü barbar olarak niteleyen batılı devletler, aslı olmayan, tarihi belgelere dayanmayan iftiralarla dolu "Ermeni Soykırımı" yalanını kendi parlamentolarında kabul etmekte, buna karşın tarihi belgelerle sabitlenmiş Ermeni Çetelerinin yaptığı mezalimleri görmezden gelmektedirler.

 

İnsan hakları adına Ermeni tezlerini savunan ülkemizdeki sözde aydınlar da, yakın tarihimizde yapılan bu katliamlara ses çıkarmamakta, kuklası oldukları batılı devletlerin ağzından "Ermeni Soykırımı" yalanını dillendirmektedirler. Kadın, çocuk, yaşlı demeden 1300 Azeri vatandaşımızın hunharca katledildiği Hocalı Katliamı tarihim mezalim sayfalarında yerini almıştır. Çankırı Memur sen olarak Hocalı'da şehit edilen vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, katliamı gerçekleştiren teröristleri lanetliyoruz.

 

Türkiye Kamu-Sen Çankırı İl Temsilcisi Metin Memiş’in basın açıklaması

 

Bundan 20 yıl önce çağdaş, eşitlikçi, demokrat ve insan haklarına saygılı geçinen ülkelerin kahreden bir sessizliğe büründüğü gece, Ermeniler Azerbaycan’ın Karabağ bölgesini işgal ettiler.

 

1991 yılı Ekim ayından beri kuşatma altında tutulan Hocalı’ya, Rusların 366. Alayı’nın desteğini alan Ermeniler 26 Şubat 1992’de girdiler.

 

Yalnızca bir gün içinde tümü savunmasız 63 çocuk, 106 kadın, 70 yaşlı olmak üzere 613 kişiyi katlettiler.

 

Ayrıca, 487 kişi ağır yaralandı ve 1275 kişi ise rehin alındı. Ermeniler yakaladıkları herkese işkence yaptı. Olayın ilk günü kimse bölgeye giremedi. Çünkü Ermeniler yaptıkları bu caniliklerin ortaya çıkmasından korkuyorlardı. Fakat günler sonra bölgeye ulaşan Batılılar bile katliamı kabul etmekte hiç zorlanmayacaklardı.

 

Katliamı Ermenilerle beraber ortaklaşa yapan Rusların ve Fransızların gazetesi şöyle yazıyordu:

 

“Çocukların kulakları, bir kadının yüzünün bir kısmı, kesilmiştir. Erkeklerin kafa derileri yüzülmüştür…

… Ben tepede yüzden fazla ceset gördüm. Bir erkeğin kafası kopartılmıştı…”

“Ağdam'daki yabancı gazeteciler, Hocalı'da öldürülmüş kadın ve çocuklar arasında kafa derisi soyulmuş, tırnakları sökülmüş insanlar görmüşler.”

 

Bu bir Azerbaycan propagandası değil; tamamıyla belgeli gerçeklerdir.

Ama ne yazık ki, sözde Ermeni soykırımı masalıyla Türk üniversitelerinde konferansların düzenlendiği bugünlerde, tamamı kayıtlara geçirilmiş, tanıkları olan, fotoğrafları olan bir katliam için ise sözbirliği etmişçesine sözde aydınlardan hiçbir tepki gelmemektedir. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içersinde “Hepimiz ermeniyiz” diyenler acaba nerededir?

 

Ermenistan’ın Karabağ’ı işgali ile yaşanan dram,  sadece Hocalı ile sınırlı değildir. İşgallerde toplam 20 bin Azeri Türk’ü şehit edilmiştir. 49 bin kişi yaralanmış; işgal, Azerbaycan’ı 60 milyar dolarlık ekonomik zarara uğratmıştır.

 

Bugün Azerbaycan topraklarının beşte biri Ermeni işgali altında inim inim inlemekte, 1 milyon 200 bin Azerbaycan Türkü asırlardır yaşadıkları Karabağ’dan uzakta, adeta sürgün hayatı yaşamaktadır.

 

Hal böyle iken 20. yüzyılın son yıllarında Azerbaycanlı soydaşlarımıza gözlerinin önünde uygulanan soykırımı, işgali ve hala yaşanmakta olan dramı görmezden gelerek, Türklerin Ermenilere soykırım yaptığı yalanı üzerinden yürütülen kara propagandaya destek veren ve kanun çıkartarak “Ermeni soykırımı yoktur” diyenleri cezalandırmayı öngören Fransa’yı; insafa, izana ve insanlığa davet ediyor,  bir kez daha şiddetle kınıyoruz.

 

Biz yüreğimizde Irak’ta dökülen kanın sızısını duyuyoruz. Biz dağlık Karabağ’da yaşanan Hocalı soykırımına ağıtlar yakıyoruz.

 

1974 Kıbrıs Harekâtından önce Türklere yapılan etnik temizlik mezalimini unutmuyoruz.

 

Biz, Batı Trakya ile hüzünleniriz. Doğu Türkistan boğazımızda düğümdür. İran Türklüğünü unutmayız, unutamayız.

 

Batı Türklüğüne karşı Avrupalı ülkelerin yürüttüğü asimilasyon temelli entegrasyona, inançlarımıza ve dilimize karşı yürütülen anlaşılmaz tutuma hep birlikte “hayır” deriz.

 

İnsanlığın hafızasına küflü demirlerle kazıdığı soykırımın acısını, bugün de iliklerimize kadar hissediyoruz.

 

Biz her gün dünyanın her köşesindeki mazlum milletler için gözyaşı döküyoruz.

 

İnsanlık adına, Kardeşlik adına…

 

Canımız, kanımız, öz kardeşimiz olan bir milyon 200 bin Azerbaycan Türkünün topraklarından sürülüp zorunlu göçe tabi tutulduğunu, kendi öz vatanlarından kaçkın olduklarını unutamayız.

 

Bu can kardeşlerimizin çırpınışını hangi göz görmez? Hangi gönül hissetmez?

 

Ermenilerce, bedenlerine haç dağlanmış insanlar, esaretleri, yitik hayatlara dönüşmüş genç kızlarımızın acıları yüreğimizde dururken, bazı ülkelerin bütün bu yapılanları görmezden gelip, bizlere insanlık dersi vermeye kalkması ne kadar da acıdır.

 

Bu nedenle sınırlarımızı açmak için fırsat kollayan ve Ermenilerin dostluğunu kazanmak amacıyla olmadık dayatmalara boyun eğenlerin; Hocalı katliamını asla hatırından çıkarmaması, ahlaki ve milli tutarlılık gereği olacaktır.

 

Biz, Türk milleti adına bir kez daha haykırıyoruz:

 

Türkiye’deki ve Azerbaycan’daki herkes biliyor ve bilmelidir ki, Azerbaycan ve Türkiye toprakları bizim namusumuzdur.

 

Türkiye ve Azerbaycan’ın bir can iki devlet, tek millet olduğunu bir kez daha buradan herkese ilan ediyoruz.

 

Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarından derhal çekilmeli, dünden bu güne işlediği insanlık dışı vahşetin hesabını insanlık karşısında vermelidir.

 

Hocalıdaki katliamın, tüm dünyanın gözü önünde işlenen toplu bir cinayet olmasına rağmen; tüm sözde medeni ülkelerce göz yumularak sessiz sedasız kabullenilmesi ve Türkiye’nin bu sessizliğe ortak oluşunun çok hazin bir durumdur.

 

Bu nedenle Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarını derhal terk etmeli, Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlara uygun şekilde davranmalı ve Hocalı Katliamının hesabını vermelidir.

 

İnsanlık, ancak bu şekilde huzur bulacaktır

 

Bu vesileyle gerek Hocalı katliamında gerekse Karabağ işgali sırasında şehit edilenler başta olmak üzere, dünyanın her köşesinde zulme uğrayanların ve gelmiş geçmiş tüm aziz şehitlerimizin ruhları önünde minnet ve saygıyla eğiliyoruz.mRuhları şad olsun

 

Bem-Bir-Sen Çankırı İl Başkanlığı Ömer Altundaş basın açıklaması

 

Azerbaycan toprağı, Türk yurdu Hocalı’da 26 Şubat 1992 tarihinde Ermeniler tarafından gerçekleştirilen katliamı unutmadık unutmayacağız...,

Bem-Bir-Sen, yarın (26 Şubat Pazar günü) Taksim’de düzenlenecek olan Hocalı Katliamı’nı protesto mitingine destek verecek.  Sendikamız temsilcileri, Hocalı katliamının 20’nci yıldönümü nedeniyle Taksim’de organize edilen miting ve anma törenine katılacak.

Azerbaycan'ın Yukarı Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında 25 Şubat'ı 26 Şubat'a bağlayan gece, Ermenistan Ordusu sivil, kadın, çocuk, yaşlı ayırımı yapmadan 613 kişiyi en ağır işkenceler uygulayarak soykırıma tabi tuttu. Katledilenlerin 63'ü çocuk, 106'sı kadın ve 70'i ise yaşlıydı. 8 aile tamamen yok edildi. Bu katliamdan toplam 487 kişi ağır yaralı olarak kurtulurken, 1275 kişi rehin alındı, 150 kişi ise kayboldu.

 HOCALI’DA SOYKIRIM YAŞANDI...

Yıl 1992... Şubat ayının 25’ini 26’sına bağlayan gecesinde Hocalı kenti, Hankendi’deki 366’ncı motorlu alayının zırhlı araçları ve SSCB ordusunun askerleriyle harekete geçen Ermeni milislerin açtığı ateşle sarsıldı. Hocalı’da silah yoktu. Sadece sivil halk yaşıyordu. Saldırılar sırasında, Hocalı’da yaşayan Türkler evlerinde yakılarak öldürülürken, kaçmaya çalışan kadın, çocuk ve yaşlılar da Ermeni çeteciler tarafından vahşice katledildi.

Evlerinden üzerlerinde gecelikleriyle, kazaklarıyla panik halinde çıkan Azeriler, komşu ilçe Ağdam’a ulaşabilmek için, Esergan yönünde, diz hizasına kadar gelen karda çocuklarıyla, yaşlılarıyla birlikte koşmaya başladılar. Nahçevanik köyü yakınlarında Ermeni çetelerinin pusu kurduğunu bilmiyorlardı. Hocalı’dan kaçabilenlerin pek çoğu Nahçevanik köyü yakınlarında Ermeniler tarafından açılan yaylım ateş sonucunda şehit düştü.

Azerbaycan’ı şoke eden bu katliama “demokrasi” havariliğini kimselere bırakmayan Batı ülkeleri ise sessiz kaldı. Yapılan hiçbir açıklama, Hocalı’da yaşanan insanlık dramının acısını hafifletmeye, Ermeni mezaliminin çirkinliğini tarif etmeye yetmedi. Hocalı, insanlığın öldüğü yerdi...

Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde; cesetlerin bir çoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başları kesildiği görüldü. Hamile kadınlar ve çocukların da bu vahşete maruz kaldığı tespit edildi.

 

Çankırı MHP İl Başkanı Ali Acıbunar’ın basın açıklaması

 

Hocalı katliamının 20. yılında Dağlık Karabağ'da süren Ermeni işgalinin son bulması, evinden, yurdundan ve toprağından uzak kalan soydaşlarımızın haklarının iadesi uluslararası toplumun en ciddi görevleri arasındadır.

Unutulmasın ki, tek millet iki devlet halinde olduğumuz Azerbaycan Cumhuriyetinin esaret altında bulunan vatan parçasına kavuşması vazgeçilmez ve yeri doldurulamaz bir gerekliliktir. Bu duygu ve düşüncelerle Hocalı katliamının 20. yıldönümünde hayatını kaybeden tüm soydaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyor, Ermeni mezalimini şiddetle kınıyorum. Ne mutlu Türk'üm diyene.

Editör: Haber Merkezi