Futbolda, özellikle amatör futbolda başarı ne ile ölçülür?

Şampiyonluklar, kazanılan kupalar, atılan gollerle mi?

Birde...

Penaltılar, goller kaçıran golcüsünü kim teselli eder?Kıvrak çalım atan orta daha oyuncusuna kim aferim der?Ve ilk maçına çıkan bir gencin gözle görülür heyecanı, umudunu, hayallerini kim gerçekleştirmiştir?

Veya kim bu gençleri, mahalle, sokak aralarında, okul bahçelerinde keşfeder, topluma iyi bir birey, iyi bir vatandaş ve iyi bir futbolcu olarak kazandırır?

Kaç kişinin hayatına dokunabilmiştir? Kaç kişinin yoluna ışık olmuştur? Ona “Amca, ağabey, kalfa, baba, dede” diyen kaç insan biriktirebilmiştir hayatında?

ŞERAFETTİN ARIK

1927 de Çankırı da doğmuştur, çocukluğu imam olan babasının görev yaptığı yerlerde geçmiştir, on yaşında babası kaybetmesi ile dört kardeşin en büyüğü olarak küçük yaşlarda çalışmaya, fırıncı çıraklığına başlamıştır. Mesleğini de her başladığı işteki gibi severek yapmıştır.

Fırıncılığı başkalarının yanında yaptığı için, kalfa diye çağrılmış ve bu kalfalığı onun lakabı olmuş ve “Şeref Kalfa” diye tanınmıştır.

İsmail Çamahmetoğlu’nun dediğine göre; kalfalık ünvanı herkese verilmezmiş, işinde, sanatında bilgi ve becerisi ile ustalaşan kişiye verilen bir ünvanmış.

İşte O da sevdiği her işte ustalaşan birisiydi.

1951 yılında evlenmiştir, üç kız bir erkek evladı vardır.

1969-1970 yıllarında Çankırı Ticaret ve Sanayi Odasında işe girmiş, ramazanlarda ve iş dışında kalfa lakabını aldığı fırıncılığa da devam etmiştir.

O yıllarda Çankırı Ticaret Odası Başkanı olan İsmail Çamahmetoğlu, yöneticisi olduğu Çankırı Gençlikspor dan ayrılarak daha sonra Karatekin Gençlikspor adını alacak Esnafsporu kurmuştur.

Şeref Kalfanın spora olan tutkusunu bilen İsmail Çamahmetoğlu takımı ona teslim etmiştir.

Şeref Kalfanın futbol aşkını onu tanıyanlar çok iyi bilir, okul bahçelerinde, mahalle aralarında top oynayan, “efendi, ağırbaşlı, büyüklerine karşı saygılı” çocukları bulur, doğruca bir fotoğrafçıya götürür, vesikalık fotoğrafını çektirir ve lisans çıkartırmış.

O yıllarda rakip takım olan Çankırı Gençliksporun oyuncusu ve yönetici olan Yaşar Kavak ağabeyin anlattığı bir anekdota görede, ortak arkadaşları, Şeref Kalfa ve Yaşar ağabeye; “Doğumevinin önünde oturacak, doğan erkek bebeklere bile lisans çıkaracaksınız” diye takılırlarmış.

Şeref Kalfa hakkında Muharrem Dörtkaşlı’nın hatırladığı ise;

“Yan sahadaki mahalle maçlarını, sınıf maçlarını izleyip, keşfe çıkar, bugünkü tabiriyle, “scouting” yapardı. Bizim, Cumhuriyet Mahallesi takımından da beğendiği topçular vardı ve Esnafspor’a kazandırmıştı. Lisans çıkardığı topçularına sınıf maçında bile, seyrederken fırçasını atar, sağbekle solbeki, kalecileri degaj yaparken taç çizgisine kadar açılın diye uyarırdı. Babamdan ötürü Feneri tutmamıştım ama Esnafspor’un sıkı taraftarıydım. Şeref Kalfa Esnafspor’un herşeyiydi. Devrearasında topçuların limonunu bile eliyle dağıttığını hatırlarım.”

Şeref Kalfa, Karatekin Gençliksporun (Esnafsporun) sadece idarecisi değil, antrenörü, oyuncusu, malzemecisi ve futbol adamlığı adına aklınıza ne gelirse hepsini kapsardı.

Futbolcuların forma, tozluk gibi malzemelerini eve götürür yıkar, ütüler, patlayan topları, o yıllarda kösele olan kramponların tamirini zevkle yapardı.

Kendi öz evlatlarının kıskanmalarına bile sebeb olan, mahalle, sokak aralarından alarak kötü alışkanlıktan kurtardığı gençlerin, yetişmesi, iyi bir yerlere gelmesi ve içlerinde profesyonel futbolcuların çıkması onun için hep gurur kaynağı olmuştur.

6 Aralık 2001 tarihinde vefat eden ve 74 yıllık ömrünü bir meşin yuvarlağın bir şehre, vereceği mutluluk için tüketen bir insanın ve onun geride bıraktığı anılarının unutulmaması dileğiyle…

Sağ olasın Şeref Ağabey, Şeref Amca, Şeref Baba, Şeref Dede….

İyi ki seni tanıdık, iyi ki bizlerin hayatına dokundun.

Sağ olasın Şeref Kalfa...

Not: Rahmetli Şeref Kalfa yaşam öyküsünü yazmamda katkıda bulunan, İsmail Çamahmetoğlu büyüğümüze, fotoğraflar ve notlar için kızı Şaziye Tekin’e, Atıf Semerci ağabeye, Eren Karpuzcu’ya, Muharrem Dörtkaşlı’ya, Faruk Çanahmetoğlu’na, yorumları ile katkıda bulunanlara ve bu yaşam öyküsünü yazmam için teşvik eden Ertuğrul Yeşildal’a teşekkür ederim.