Üslup sahibi bir kemani ve başarılı bir bestekâr idi.
Sesimde şarkısı aşkın figân olup gidiyor

Bahara ermedi mevsim, hazân olup gidiyor

O bitmeyen geceler, bir ân olup gidiyor

Yazık yazık ki, şu ömrüm virân olup gidiyor.

Beste: Selâhattin İnal

Güfte: Hikmet Münir Ebcioğlu

 
Türk Sanat Musikisine kazandırdığı birbirinden güzel bestelerle, TRT Türk Halk müziği repertuvarına kazandırdığı özellikle Çankırı ve Orta Anadolu Bölgesinden derlediği türkülerle adını unutulmazlar arasına yazdıran Selahattin İnal; aynı zamanda büyük bir keman ustasıdır.

Rahmetli Selahattin İnal’ın 5 evladından biri olan Yasemin Hanımla babasını konuştuk. Yasemin Hanım babası gibi besteler yapıyor, kendisinin ve diğer kardeşlerinin de enstrüman çaldığını ifade ediyor. Erkek kardeşi Doktor Gürdal Bey besteleri ve kemandaki ustalığıyla babasının yolundan yürüyor…

 
1924 yılında Çankırı 'da doğan Selahattin İnal, fırıncılık yapan ve "çopur" namıyla tanınan Hacı Şükrü İnal'ın oğludur. Annesi Nafia Hanım, Mevlevi şeyhlerinden Gürcü zade Mehmet Efendi’nin kızıdır.

İlk ve ortaokul tahsilini Çankırı 'da yaptı. Ortaokulda iken müzik hocası İnal 'ın müziğe olan kabiliyetini görüp, teşvik ederek ağız armonikası ve mandolin çalmasını öğretti. Daha sonra ise keman çalmayı öğrendi. Ağabeyinin İstanbul’dan getirdiği kemanı eline aldığında 15 yaşındaydı.

Lise tahsili için geldiği Ankara’da Hakkı Derman ile tanışarak, musiki bilgisini ilerletti ve keman çalmasını ustalık düzeyinde öğrenerek, keman sanatçısı oldu.

Askerliğini yedek subay olarak tamamladıktan sonra Ankara Radyosu 'na saz sanatçısı olarak girdi. Ankara Radyosunda 31 yıl görev yaptıktan sonra emekli oldu.

1949 yılında Elif Hanım ile evlenmiş; bu evlilikten Şadan, Ayper, Yasemin, Nilüfer ve Gürdal dünyaya gelmiştir. Şadan İnal 2010 yılında rahmetli olmuştur.

Müziğin yanı sıra, ticarette baba mesleği fırıncılığı devam ettirerek ekmek fabrikası kurup çalıştıran İnal,7 Mayıs1982 tarihinde akciğer kanserinden vefat etti. Kabri, Ankara Karşıyaka Mezarlığı'ndadır. 

İlk bestesi 1947 yılında, güftesi Hüseyin Rifat Bey 'e ait olan

"Gönül her gördüğün dildare birden müptelasın"mısraları ile başlayan şiirdir.

Radyo çalışmaları devam ederken Türkiye’nin birçok şehrinde ve yurtdışında konserler verdi Devrin ünlü sanatçıları benzersiz refakat tekniği ve ustalığı nedeniyle Selahattin İnal ile çalışmayı tercih etmişlerdir. Zeki Müren, Muallâ Mukadder, Ziya Taşkent, Muazzez Abacı, Emel Sayın, Sevim Çağlayan, Nesrin Sipahi ve Behiye Aksoy başta olmak üzere tanınmış birçok sanatçıya defalarca eşlik etti.

Selahattin İnal’ın Türk müziğine en önemli katkılarından birisi de özellikle sözlü eserlerin prozodi ve diksiyon hatalarının düzeltilerek TRT arşivinin düzenlenmesi ve nota birliğinin temini çalışmalarıdır.

Koro yönetmeni olan sanatçı, 1966 yılından itibaren müzisyenlerin örgütlenmesi çabalarıyla dikkati çeker. Halil Aksoy ve Nevzat Sümer ile müzisyenleri bir sendika çatısı altında toplamayı başarmışlardır. 70’li ve ölümüne kadar 80’li yıllarda Türkiye Müzisyenler Sendikası genel sekreterliği görevini yürütmüştür.

 

TRT repertuarında derlediği Çankırı türküleri de bulunan Selahattin İnal’ın ismi Çankırı’da Güzel Sanatlar ve Spor Lisesine verilmiştir. Çankırı Selahattin İnal Güzel Sanatlar ve Spor Lisesinde, İnal’ın bazı kişisel eşyaları ve müzik dokümanlarının yer aldığı bir müze de bulunmaktadır.

Bestelerinden:

Ahımı hicranımı sakladım gizli tutdum

Alevli dudağında yine bir gül kanıyor

Ana başta tac imiş

Ben de sevdim sevildim

Çok isterdim aramıza kara kedi girmesin

Dertleri zevk edindim bende neşe ne arar

Dinecek sanma bir gün kalbindeki yaralar

 Dün gece hayalinle yine başbaşa kaldım

El çek tabib el çek yaram üstünden

Gökyüzünde tüten olsam yeryüzünde biten olsam

Gönül aşkınla gözyaşı dökmekten usandı artık

Göz göz oldu yüreğim o hicran yarasından

Gözümde özleyiş gönlümde acı

Gurbetten gelmişim yorgunum hancı

Hayat budur giden gelmez

Her gönülde hasreti çekilen biri vardır

Kadın bir gül aşk bir mevsim tez geçer

Mevsim mevsim üzerinden gelip geçtik yalan dünya

Muhabbet bağının gülleri soldu

Nasıl başlarsa hayat öyle bitermiş yine

Ne güzel gözlerin var beni sarhoş ediyor

Niye dargın gibisin söyle niye

Ruhuma hasretin acısı dolsa

Saçının tellerine gönlümü taktı kader

Sen hep beni mazideki halimle tanırsın

Senin sazında hüzün benim sesimde keder

Sesimde şarkısı aşkın figan olup gidiyor

Sevda denen o belayı gözlerinden içen bilir

Siyah gözlerinde hasret yaşları

Tez geçse de her sevgide bin hatıra vardır

Yaklaşıyor gün be gün ömrümüz son mevsime

Yazık oldu aşkımıza nazara geldik inan

Yemin ettim bir kere dönmem geri bunu bil

Yok artık tahammülü bu ateşe gönlümün

Yüreğimde ince sızı (Çerkez Kızı) 

Derlediği Çankırı Türkülerinden: 

- Ayva Dibi Serin Olur Yatmaya

- Beyoğlu'nun Konakları

- Çıra Çattım Yanmadı

- Güllü (Kar Yağar Kar Dağına)      

- Hanım Seccadesin Atmış Çayıra

- Merdiven Altında Bir Lira Buldum

- Yaş Kiremitten Su Damlar