Zevkle okuduğum ve çok istifade ettiğim sekiz çocuklu Dr. William Sears ve eşi Dr. Martha Sears’ın yazdıkları “Başarılı Çocuk” kitabının önsözünden bir alıntı yapmak istiyorum: William Sears anlatıyor: “Martha ile beraber, özellikle kötü başlangıç yapıp, iyi yetişkin olmak için daha fazla çaba sarf etmesi gereken çocuklara karşı oldukça hassasız. İnsanlar değişkendir ve nasıl biri olduğumuz daima çocukluğumuzda yaşadıklarımızla ilgili değildir. Biz de çok ideal bir çocukluk dönemi yaşamadık. Martha’nın babası, Martha henüz dört yaşındayken denizde boğulmuş ve annesinin psikolojisi hiçbir zaman tam olarak düzelememiş. Kızını, bakmaları ve büyütmeleri için anne ve babasına bırakmış. Benim babam ise ben sadece birkaç haftalıkken bizi terk etmiş. Annem, geçimimizi sağlamak için uzun saatler çalışmak zorunda kalmış.
Büyükbabam ve büyükannem bana her ne kadar iyi baksalar da; onlar da çalışmak zorunda olduklarından dolayı ben çoğu zaman evde tek başıma kalıyordum. Tüm bu olanların üzerinden elli yıl geçtikten sonra, benim aklımda kalan en önemli şey, bu zor ortamda annemin benim için elinden gelenin en iyisini yaptığıdır. Etrafımda benim için sağlıklı rol modeller oluşturdu. Öğretmenlerimi, izci liderimizi, bakıcılarımı ve hayatımdaki tüm önemli kişileri büyük bir dikkatle izledi. Sağlıklı kişilerle iletişim kurmam için elinden geleni yaptı.
Fakir ve babasız (okulda benim dışımda boşanan bir aileden gelen tek bir tane çocuk vardı) bir çocuk olmanın getirdiği tüm olumsuzluklara rağmen, sevgi dolu bir evde büyüdüm. İhtiyaçlarımı karşılamak için çalışmak zorunda olmam sayesinde iş ahlakını ve sorumluluk duygusunu öğrendim.
Çocukların çoğu ideal bir çocukluk dönemi yaşamadan büyüyor ama buna rağmen iyi birer insan oluyorlar. Bunun yanı sıra birçoğu yetişkin oldukları dönemde duygusal çöküntü içinde oluyor ve bundan kurtulmaya çalışıyorlar. Bu çocuklar iyi yetişselerdi ve duygusal çöküntülerini onarmak yerine kendilerini geliştirselerdi, onlar için her şey çok daha kolay olurdu.
Zorlukların, fırsatlara dönüştürülebileceği unutulmamalıdır. Örneğin, boşanmış bir anne ve babanın çocuğu olduğum için evli kalmaya karar verdim. Yaz ayları boyunca çelik sanayisinde çalışmak, beni okulumu bitirmek için motive etti. Yine de bu çocukluk günlerimden kalan bazı eksiklikleri -bunları fark edip düzeltmem elli yıl sürdü- hissediyorum. Ama annemin, büyükannemin ve büyükbabamın çocukluk dönemimde benim için yaptığı güzel şeylerin bir yetişkin olduğumda karşıma çıkan zorlukları yenmem için bana yardım ettiğine inanıyorum.”
Ünlü ve başarılı bir doktor olan kitabın yazarından bu sayfaları okurken mutlu bir çocukluk geçirmediğim aklıma geldi. Ahlaki ve dini bir eğitim de almış değildim. Annem ve babam cahil insanlardı. Beni ve kardeşlerimi yetiştirirken birçok hata yapmışlardı. Sanırım bilerek böyle davranmadılar, bizim için doğru olanı yaptıklarını zannediyorlardı.
Köyde şehre göç eden babamın bir mesleği yoktu. En ağır işlerde çalışarak evini geçindirmeye çalıştı. O ağır işler sebebiyle fıtık ameliyatı geçirdi. Artık ağır işlerde çalışamayacağı için gece bekçiliğine müracaat etti ve gece bekçisi oldu.
Babam beni sadece yaz tatillerinde değil, ders yılı boyunca ortaokul sonuna kadar terzi çıraklığına veri. Yarım gün okula gittim, kalan yarım günü terzi çıraklığı yaptım. Bu yüzden başkalarının çocukları sokakta ve boş arsalarda oyun oynarken ben terzi çıraklığına giderdim. Ortaokuldan sonra okul hayatım hep dışarılarda, yatılı okullarda geçti.
Gençlik yıllarımda, iyi ve ahlaklı bir rol modelim olmadığı için, mesleğe geçip maaş almaya başlayınca birçok hatalı ilişkilerim oldu. Ancak bu arada Allah bana şefkat etti ve karşıma Hekimoğlu İsmail adında dindar bir yazar çıkardı. O bana sahip çıktı. Onu kendime rol model aldım. Ancak temel sağlam olmayınca bu arada yine birçok hatalı davranışlarım ve savrulmalarım oldu.
Komşuların tavsiyesiyle ve annemin beğenesiyle ailesini ve kendisini tanımadığım bir kızla evlendirildim. Birbirimizi tanımamız çok zaman aldı. Bu arada birçok tartışmalar ve kavgalar yaşadık. Bir oğlum ve bir kızım oldu. O yıllarda her memur gibi maaşımız oldukça düşüktü. İstanbul gibi bir büyük kentte iyi bir kiralık dairede oturmak ve rahat geçinmek çok zordu. Mesleğimin dışında para kazanmak için değişik işler denedim ama bunlarda çok başarılı olamadığım gibi eşime ve çocuklarıma da yeterli zaman ayıramadım.
Her şeye rağmen evimin ihtiyaçlarını karşılamak ve çocuklarımı okutmak için elimden gelen gayreti göstermeye çalıştım. Bu arada çok kitap okudum. Evin mutfağından ayırabildiğim paralarla hep kitap satın aldım. Büyük bir kitaplığım oldu. Hekimoğlu ağabeyin teşvikiyle tercümeler yaptım ve çocuk eğitimi konusunda makaleler yazdım. Elim kalem tutunca kitap yazmaya başladım.
Kitaplarım okunmaya başladı ve üst üste baskıları yapıldı. Türkiye’de en çok okunan yazarlar listesinde yer aldım. Yurt içinde ve yurt dışında seminerler verdim, televizyon programlarına davet edildim. Okuyucularımdan ve izleyicilerimden çok teşekkürler ve dualar aldım. Rabbime ne kadar şükretsem azdır.
“Başarılı Çocuk” kitabının yazarı Dr. William Sears’ın yukarıda dediği gibi, bir insanın mutsuz ve zor bir çocukluk dönemi geçirmesi ergenlikte ve ileri yaşlarda mutsuz ve başarısız olacağı sonucunu doğurmaz. Psikanalizcilerin bilinçaltının işlevini abartarak insanın tüm hayatını etkileyeceği iddiası her zaman doğru değildir. İnsan pes etmediği sürece çocukluğunda ve gençliğinde yaşadığı zorluklar onu daha da güçlendirir.
“No pain, nogain” der bir İngiliz atasözünde. Ben bu sözü, “Rahmet zahmette gizlidir” diye çeviriyorum. Hiç kime başarı merdivenlerini eli cebinde tırmanmamıştır. Bunu ben bizzat hayatımda yaşayarak öğrendim.