Cumhurbaşkanlığının Beştepe de ki yeni konutu tartışılmaya devam ediyor.Gün geçmiyor ki ortaya yeni bir tartışma konusu atılmasın.Kaçak mı denmedi, Bin odalı mı denmedi, klozeti altından mı denmedi, bitmek bilmez bir tartışma hala devam ediyor. Şu anda Ülkemizin gündeminde olan koalisyon tarışmalarında bile en önemli madde Cumhurbaşkanının yeni konutu
En son din adamlarına verilen iftar davetinde Konutta bulunan yuvarlak masanın fiyatı tartışmaya açılmıştı. Mimarlar odası, söz konusu masanın maliyetinin İki yüz kırk bin lira olduğunu ilan etti. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ise suntadan yapılan masanın maliyetinin Dört bin lira civarında olduğunu açıkladı.Aradaki fiyat farkı Mimarlık mesleğini ayaklar altına alacak düzeyde.
Bu eleştirilerin belli bir amacı var. Masa tartışmasının Din adamlarına verilen iftara rast getirilmesi ise tesadüfi değil, amaç bir taşla iki kuş vurmak. Daha önce Facebook sayfamda bunu şu şekilde izah etmeye çalışmıştım;
Sorun masa da değil kafa da,Senfoninin yerini ilahinin almasında
Unutamadılar baloyu şarabı dansı, sindiremiyorlar ezanı kuranı iftarı fasılı
Ülkelerin simgelerini sayarken Tarihi eserlerin, İbadethanelerin yanında muhakak Devlet Başkanlarının oturduğu mekanlarada dikkat çekilir ve bir çok gelişmiş ülke Devlet Başkanlarının oturduğu saraylarla da anılır. Mesela Beyaz Saray dendiğinde Amerika, Kremlin dendiğinde Rusya, Buckingham Sarayı dendiğinde İngiltere, Elysee Sarayı dendiğinde Fransa akla gelir.
Bu ülkelerde yaşayan insanlara, Devlet başkanlarının oturdukları sarayın fotoğraflarını gösterseniz hemen hemen eksiz bir şekilde Devlet başkanlarının oturdukları sarayı tanırlar, sadece o Ülkenin insanları değil diğer devletlerin vatandaşlarıda bu saydığım ülkelerin Başkanlık Saraylarını tanır, Çünkü Başkanlık Sarayları o ülkenin aslında profilini de yansıtır.Olaya şimdi de bizim taraftan yaklaşsak ve Çankaya köşküne ait bir fotoğrafı Vatandaşlarımıza göstersek acaba kaç kişi Cumhurbaşkanlarımızın daha önce oturduğu köşkü tanıyabilir? Mübalağa etmiyorum halkımızın yüzde doksanı Çankaya köşküne ait bir fotoğraf gösterseniz tanıyamaz.Dış devlerde ise zaten tanınmaz.
Tanınmamasıda normaldir, çünkü Çankaya köşkü, belki yapıldığı zamanların ekonomik şartları gereği olsa gerek gösterişsiz ve silik olarak projelendirilip yapılmıştır.Yukarıda bahsettiğim Devlet Başkanlarının konutları yanında bizim ki adeta bir gecekondudan ibarettir.Oysa devamı olduğumuz Osmanlı Devletinin Sarayları bile günümüzde bilinmekte ve hala ilgiyle karşılanmaktadır.
Tartışmaların ana ekseni israf üzerinde yoğunlaşıyor.Ak Saray yapılırken israf yapıldıysa bunu tasvip etmemiz mümkün değil. Ancak israftan kasıt binanın görkemi ve gösterişi için yapılan harcama ise buna da katılmamız mümkün değil.Bu konuya yaklaşırken kafamızda canlandırdığımız devlet harcayan devlet anlayışı, oysa kazanan devlet anlayışı ile olaya yaklaşmamız gerekirdi.
Günümüzün Dünyasında gücün kaynağı ekonomidir, ticarettir,yatrımdır.İş adamlarımız daha iyi bilirler ki, rekabet ve yatırımların gelmesi için maddi ve manevi görselliğin önemi çok büyüktür.Uluslararası yatırım kuruluşlarının ilgisinin çekilmesi ve zengin Ülkelerin Devlet Başkanlarının ağırlanmasında Cumhurbaşkanlığı konutunun önemi çok fazladır. Bu konutlarda yapılacak toplantılar, ticari anlaşmalar ve bunların getirileri, Konuta yapılan masrafları fazlasıyla karşılar ve zenginlik sağlar. Tabi ki bu getiriler halkımızın cebine de olumlu olarak yansır. Bu nu görmek için sadece göz yeterli olmaz, Çap ve Vizyona da ihtiyaç vardır.
Yalnız benin konuta tek itirazım Adlandırmayla ilgili.Ak Saray adı verilirken İktidar Partisinin ismi mi düşünüldü, yoksa Beyaz Saray kompleksi mi etkili oldu bilemiyorum, ama her iki yaklaşımda yanlıştır.
Beştepe de yapılan Cumhurbaşkanlığı konutu Ankaranın siluetine Anıtkabir den sonra ikinci katkıyı yapmış oldu. Yalnız dikkatimi çeken ve beni bir hayli rahatsız eden husus, Anıtkabirin projesidir. Yeni Cumhurbaşkanlığı konutun da Türk İslam Mimarisinin bütün özellikleri sergilenirken Anıtkabirde hangi mimari özelliklerin sergilendiği izaha muhtaçtır.Anıtkabir, gerek fotoğraflarından gerekse bizzat yerinde yaptığım gözlemlerden bana hep Roma tapınaklarını hatırlatmıştır ve itici gelmiştir..
Yapımı uzun zaman alan ve mali açıdan bütçeyi de bir hayli sarsan Anıtkabir projesi çok yanlış bir projedir ve Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürkün hatırasını icitmektedir.Anıtkabir ziyaretlerimde ve fotoğrafları her gördüğümde Atatürke layık yeni bir Anıtkabir yapılması gerektiğini hep hayal etmişimdir.
Mevcut Anıtkabir yerinde kalmak kaydıyla, Atatürke Türk İslam mimarisine uygun ihtişamlı bir yeni Anıtkabir yapılsa ve kabir Yeni Anıtkabire taşınsa, hem Cumhuriyetimize, hemde Kurucusu Atatürke büyük bir vefa gösterilmiş olunur kanaatindeyim.
Bu düşünce hayata geçirtilmeye teşebbüs edildiğinde tabi ki radikal sol ve sağ düşünceli insanlardan büyük tepki gelecektir. Başta İstemezcükler olmak üzere, Ülkenin hayrına olan tüm projelere istisnasız karşı çıkan Mimar odaları her zamankinden daha şiddetli mukavemet gösterecektir. O zaman bu tepkilere aldırmamak lazımdır, hatta tepki ne kadar şiddetli olursa yapılacak işin de o kadar faydalı olacağı aşikardır.
Yukarıda bahsettiğim, yani Atatürke yeni Anıtkabir yapılması işini ancak iki Lider yapabilir ve başarabilir. Birisi Turgut Özal, diğeri Tayyip Erdoğandır. Turgut Bey vefat ettiğine göre bu işi yapsa yapsa Sayın Erdoğan yapabilir.Makodonyada Atatürkün babasının evini bulup restore ederek Tarihi bir vefa örneği gösteren Erdoğan, umarım Atatürkün ebedi istirahtgahı içinde aynı duyarlılığı gösterir.
Anayasamız fikir ve düşünce özgürlüğünü teminat altına almıştır. Ben de buna istinaden fikirlerimi belirttim.Lütfen kimse yadırgamasın alınmasın.