Sendika ve toplu sözleşme hakları verildiğinde Memurlar ister istemez bir umut ve beklenti içerisine girmişti, artık Ocak ayında Meclise sunulan bütçede ne verilirse o na razı olunmayacak diye düşünülmüştü.


Fakat aradan bunca yıl geçmesine ve bu konuda bir çok yasa çıkmasına rağmen Memur haklarında gözle görülür bir kazanım gerçekleşmedi.Bunda Kamu işverenin yani Hükümetlerin payı olsa da Sendikaların ve Sendikacıların payı daha fazladır.Bir zamanlar aktif şekilde Sendikacılık yaptığım için bunu daha rahat bir şekilde söyleyebilirim.


Doksanlı yıllarda arka arkaya kurulan Memur sendikalarına baktığınızda önceliğin Memura hizmet değil, sahip olunan ideolojiye hizmet olduğu görülür. Memur sendikacılığının talihsizliği bu kötü başlangıçta başlamıştır.Her Sendika bir siyasal partinin yan kuruluşu olmuş, demeçleriyle eylemleriyle partilerine destek olmuşlardır.


Kamuda uzun yıllar çalışan ve emek verenler bilirler ki, Memurların yüzü en çok Rahmetli Erbakan'ın Başbakanlığında gülmüştür. Yıl içinde üst üste gelen maaş artışlarıve farklar evlere neşe getirmiş, esnafıda bayağı rahatlamıştı.


Fakat hafızaları biraz yokladığımızda o zamanın en büyük Memur Konfederasyonu ve Marjinal Konfederasyonu Hükümete en büyük muhalefeti göstermiş, miting üzerine mitingler düzenlenmiş ve Hükümet istifaya zorlanmıştı. Sebebi gayet basitti, Sendikaların bağlı olduğu Siyasal örgütler böyle istemişti, çünkü Memurların ne alıp almadıkları onları fazla ilgilendirmezdi.


Sendikaların en büyük sorunlarından bir tanesi de sendikacılığa talip olanların ve koşturanların vasıfsız kişiler olmasıdır. İstisnalar vardır ve onları tenzih ederim, ama gerçek maalesef böyledir. Çalıştığı kurumda verimli olamayanlar ve işinden çok siyaset yapmaya vakit ayranlar hemen bu işe atlarlar ve çoğunlukla da Sendikalarda hemen sivrilirler.


Tabi bu kişilerden ne beklenebilir ki? Hiç bir şey. Üstelik bu tipler Siyasilerin yanına da çabuk yerleştikleri için çalıştıkları kurumlarda sıkıntılarda hemen baş gösterir. Bu durum tabandan tavana doğru gittiği için Memur Sendikacılığı aradan yıllar geçmesine rağmen verimli olamamıştır.


Bu günlerde dikkatler iki hususta odaklanmış durumda, bir yandan Hükümet kurulacak mı kurulmayacak mı tartışmaları yaşanırken, Kamu çalışanlarının gözü kulağı ise Toplu sözleşme masasından çıkacak müjdeli haberde.Fakat yukarda bahsettiğim verimsiz sendikacılar daha Toplu sözleşmenin ilk gününde kendilerini öne çıkarttılar ve Memurların beklentilerinin ikinci planda kalmasını başardılar.


Bir Memur konfederasyonu kendilerine ayrılan katılımcı kontenjanını aşarak fazla sayıda üyeleri ile toplu sözleşmeye katılmak isteyince, haliyle kendilerine ayrılan koltuk sayısı da yetmiyor. Konfederasyon bu durumu şiddetle protesto ediyor. Yetkililer sorunu gidermek için aceleyle sandalyeler bulup Sendikacı beylere buyurun deniliyor.


Bu sefer tartışma daha da alevleniyor, ne demek oluyor sandalyede oturmak, derhal koltuk bulunmalıdır diye tutturuluyor ve görüşmelere bir türlü geçilemiyor.Bu olayı hatırlatınca zannedersem okuyucular bana hak vermiştir ve ne demek istediğim anlaşılmıştır.


Toplu sözleşme masasında sendikacılar dikkatlerini üyelerine ne kazandırabilirizden çok, rakip sendikayı nasıl oyuna getiririz üzerinde yoğunlaştırmışlardır.Bu tablo maalesef her oturumda kendini göstermektedir.


Toplu sözleşme masasına oturan Konfederayonların öcelikli niyetlerini kendi penceremden ve eğmeden bükmeden hatırlatmak isterim; Birinci, yani yetkili olan konfederasyonun önceliği Hükümeti üzmemek, küstürmemek tayin ve atamalarda irtibatı devam ettirmektir.İkinci konfederasyon ise, geçmişte sahip olduğu kadrolaşma gücüne tekrar kavuşmak için Hükümeti yıpratabildiği kadar yıpratmaktır.Üçüncü Konfederasyon ise müzmin ideolojik muhalefetini her pahasına olsun devam ettirmektir.Konfederasyonların bu niyetlerini Memurlar için istedikleri ücret zammından rahatlıkla okuyabilirsiniz.


Oysa eğitim düzeyi Memurlarla kıyaslanmayacak düzeyde zannedilen İşçi sendikalarında bu tabloyu görmek imkansızdır. Bu sebepten işçi sendikaları toplu sözleşmeden hep karlı çıkmıştır.İşçi sendikaları en azından toplu sözleşme sürecinde kendi aralarında ki sorunları rafa kaldırıp tek vücut halinde masaya oturmasını bilirlerken, memurlar vasıfsız sendikacılar sebebiyle her otutumdan boynu bükük şekilde ayrılmaya devam etmektedir.


Bu sorunun çözümü ancak öncelikli niyeti siyaset değil, üyeleri olan Memurlara hizmet olan sendikacıların sendikalarda görev almasıyla mümkündür. Yoksa kısır döngü devam eder gider.


NOT: Yukarıdaki yazıyı Hafta başında yani Toplu sözleşme görüşmeleri sonuçlanmadan önce hazırlamıştım, Cumartesi gönü tolu sözleşme sonuçları açıklandı, ama ben yazımı değiştermeyi uygun görmedim.